Dr. Nurettin Demir

Dr. Nurettin Demir

GÖCEKİÇİ
drnurettindemir@gmail.com

Ot Kafa… Boş Kafa…

12 Nisan 2024 - 18:48


Türkiye 31 Mart seçimlerinden sonra sonuçlara şaşırmayan kalmadı diyebiliriz. Anketörler, hele son iki seçimde, epey çuvalladılar. Ne güzel sonuçlar. Halk uçtu uçtu. Umutlar çiçek açtı. 100. yılını yaşayan Türk demokrasisinin ne kadar güçlü kök saldığını gördük. CHP, bırakın Ege Bölgesini, 81 ilimizde varlığını kanıtladı. Tarihinde ilk kez alınan belediyeler ve daha ne sürprizler. Anadolu’nun ortalarına, merkezine de demir attık, yerleştik. Halkımız çocuklar gibi mutlu ve şendi. Oh be dedik.  Demedik mi? CHP de Özgür Özel ve arkadaşlarının başlattığı değişimin Anadolu’ya da gelincik tarlaları gibi yayıldığını görmek büyük mutluluk. 
Değişim devam edecek ve gelecek Cumhurbaşkanlığını da kazanacağız. Ama dileğimizin yerine gelmesi için çok ama çok çalışacağız…
31 Mart seçim sonuçları Türk halkına dört dörtlük bayram hediyesidir. Kutlu olsun.
Özellikle gençlerin yanında emeklilerimizin büyük katkısı var bu seçim başarısında. Z kuşağına da emekli dostlarımıza da kendi adıma çok teşekkür ederim. 
Ben yazıma “Ot kafa.. Boş Kafa…” başlığını atarak başlamıştım. Şimdi yavaş yavaş oraya doğru gidelim.
Ot kafa, boş kafa, et kafa, tahıl kafa, taş kafa, köylü kafası, yörük kafası… Türkçemizde kafa kelimesinin önüne pek çok kelime ekleyerek sıfat tamlamaları yaratabiliriz Örnek, teneke kafa gibi daha niceleri… Aslında bu kafa nerelerde kullanılmıyor ki? Şiirlerde, şarkılarda, karikatürlerde, dergilerde…
 “Siren kafa, et kafa” gibi  çeşitli animasyon filmlerinde.., 
Benim bu köşe yazımda amacım kafadan ziyade beyin ile ilgiliydi. Arada bir sağlık ile ilgili bildiklerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Bugün de “Boş Kafadan” ziyade “Tahıl Kafa” yada “Tahıl Beyin” konusuna değineceğim. 
Özellikle emeklilerimizin dikkatle okumalarını rica edeceğim. Önemli…Neden mi? Sağlığımıza dikkat edelim ki 2028 Cumhurbaşkanlığı seçimlerini hep beraber görelim ve daha büyük mutluluklara yelken açalım. 
Ot kafa deyince uyuşturucuya gidiyor aklımız. Aykut Erdoğdu İstanbul Ümraniye'de çok çalıştı, çabaladı, sahurlara dek çalıştı, çok az farkla Başkanlığı kaçırdı. Aslında elinden çeşitli entrika ve oyunlarla alındı. Seçim çakışnaları sürecinde uyuşturucu, baronlarının eline düşen çocuklarımızla ilgili epey gündem yapmıştı. Bundan sonrada bu sorunla yakından ilgilenmeli ve sahip çıkmalıyız. Mücadele kesintisiz sürmeli. 
Geleim tahıl kafaya; biz kafatasçı değiliz. Kafanın dışı değil içi ilgilendiriyor bizi. Yani beynimiz… Tahıl beyin
Emekliler başta olmak üzere halkımız et ve balığı yeterince alamayınca karnını doyurmak için ekmeğe saldırıyor. Midesinin boşluklarını somunlarla dolduruyor. Bu ramazanda pide bile yirmi TL olmuş… Vay anam vay..  Ne hallere geldi Türkiyem.
Beyin insanoğlunun en büyük, en iri organıdır. Bir kilo dört yüz gram ağırlığındadır. Yaklaşık 160.000 km uzunluğunda damar yapısına sahiptir. Dünyanın çevresi 40.075 km olduğuna göre. Beyin damarları dünyayı 4 kez dolaşabilir. Evrendeki Samanyolu yıldızlarından daha fazla bağlantı noktalarına sahiptir. 
Beyin,günlük yaşamımızda en son dikkate aldığımız organlardandır. Midemizi, bağırsaklarımızı, kalp, akciğer, göz ve kulaklarımızı daha öncelikli dikkate alırız. Ama boğazımızdan giren her yiyecekten etkilenen çok önemli bir organımızdır. Belki bu akşam yediklerinizden derin bir acı duyuyor olabilir. Yada tersi? Hiç düşündünüz mü?
Fırına ya da bakkala uğradığınızda, Mis gibi pide, ekmek yanında tam buğdaylı, tam tahıllı, yedi tahıllı, çok tahıllı, köy ekmeği ile taş fırından çıktı diyerek fileleri doldurup eve gittiniz, yüzler gülüyor ama kafamızın içindeki beynin çığlıklarını duyabiliyormusunuz?
Beynimizin tüketilen besinlere yiyeceklere karşı hassas olduğu, en saygın tıbbi yayınlarda yer alıyor. Hani üzerlerinde “besleyici” ifadesi yer alıyorsa da tekrar tekrar düşünmek gerekiyor. 
Sözü uzatmadan köşe yazımını ana fikrine geleyim; Gluten, beynimiz için bir canavardır. Modern tahıl ürünlerinin tamamında vardır. Beynimiz için bir zehirdir. Aynı sigara gibi yavaş yavaş vücudumuzu ve beynimiz zehirler. Ata tohumlarında üretilenler daha masumdurlar. Gluten, aşırı ekmek tüketimi, Tip 2 diyabet yani şeker hastalığı ile Alzheimer hastalığına doğru bizi götürebilir. Bu iki hastalık ikiz kardeş gibidir. Amerika’da olduğu gibi ülkemizde de en maliyetli, pahalı ve tehlikeli hastalık olan diyabet ve Alzheimer, birbiriyle yakın ilişki içerisinde olan ve aslında büyük ölçüde engellenebilecek hastalıklardandır. Tahıl Beyin kitabının yazarı Nörolog Dr. Davit Perlmutter ve Kristin Loberg’inde görüşleri böyledir.  Bir tıp insanı olarak bende bu görüşlere katılıyorum. Gluten dikkat edilmesi gereken bir maddedir. En azından soframızdan ekmeği azaltalım.
Özellikle yaşlılar başta olmak üzere toplumun üçte biri kalp hastalığı, kanser gibi kronik hastalıklardan ziyade bunama ve Alzheimer dan korkmaktadır. 2028 Cumhurbaşkanımızı görmek istiyorsak.. Yiyeceklerimize ve sağlığımıza özen göstertmeliyiz. 
Nice sağlıklı mutlu bayramlara… 
Şeker bayramınız kutlu olsun.

Göcek
07.04. 2024

Bu yazı 549 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 1 Yorum