Dr. Nurettin Demir

Dr. Nurettin Demir

GÖCEKİÇİ
drnurettindemir@gmail.com

Gazi Dede Hasan Karaçelik

10 Kasım 2023 - 05:33 - Güncelleme: 10 Kasım 2023 - 06:14

CHP’nin 38.Olağan Demokrasi ve Birlik Kurultayı hazırlıkları için geldiğim Ankara’dan 3 Kasım günü bir günlüğüne zorunlu olarak Fethiye’ye gittim. Fethiye Nif Mahallesine bağlı Karanfilli (Karafilli) yaylasına geldiğimizde tarihi Çınar (biz kavak deriz) ağacının altında epey kalabalık toplanmıştı. Jandarma ve Hakime Hanım keşif ve  incelemelerde bulunmak için hazırlıklarını tamamlamıştı.

Çocukluğumda dedelerim, halalarım,  göçerler ve davarlarımızla gölgesinde konakladığımız, en az 300 yıllık olan çınar ağacının altı sararmış solmuş kurumuş yapraklarla dolmuş. Kana kana suyunu içtiğimiz kaynak suyunun debisi iyice azalmış. Yazın sıcağından, gelmeyen yağmurlardan epeyce etkilenmiş. Avukat ve Hakime Hanım tarafından sırayla çağrılıyoruz. Sıra bana geldi, doğruları söyleyeceğime dair yemin ettikten sonra bildiklerimi anlattım. 

Dedelerimizin, göçerlerin yüzyıllardır altında konakladığı, son 20 yıldır her haziran ayı ikinci yarısında düzenli olarak yapılan Göcek Gürsu Pırnaz Yayla Yürüyüşü sırasında bir gece çadırları kuruyoruz. Ateşler yakarız. Yörük kültür ve geleneklerini yaşatırız. İşte böyle bir köy meydanını açıkgöz bir yurttaş 2B yasasından yararlanarak üzerine geçirmiş. İtirazımız kamuya bırakılan bu mesire yerinin yine Yörük göçerlerine ve yöre halkına geri alınmasıdır. Çınar ağacı altı ve çevresi ile ilgili incelemeler tamamlandıktan sonra ara verildi.

Keşfin ikinci kısmı ulu çınarın hemen alt tarafında yaklaşık 250 metre dereye doğru, yamaçta yapıldı. Yamaçta çalıların arasında bir tek bir mezar var. Hakime Hanım ve beraberindekiler mezar ve çevresini inceledi. Sorular sordu. Mezar taşında “ Dede Hasan Karaçelik, 1310 - 1949” yazıyordu. Gazi Hasan dedenin Oğlu Bayram’ın en küçük oğlu Orhan Karaçelik, Rumi takvim tarihi 1310’u Miladi takvime dönüştürerek doğumun 1994 olduğunu açıkladı. Ölümü yanlışlıkla yazılmış diye söylendi, doğrusu 1949 değil 1946 olmalı dedi, “O kadar savaşlara katıl, gel de burada 52 yaşında yılana teslim ol!”

Orhan “Dedem İstiklal savaşı gazisidir. Mezar taşı eksik ve yanlış yazılmış. Ailecek düzeltmeliyiz. 1915 yılında birinci dünya savaşında köyünden ayrılmış. 7 yıl çeşitli cephelerde savaşmış, kurtuluş savaşının tamamına katılarak 9 eylülde İzmir’e ulaşmışlar. Savaş meydanlarında elinin ortasında kurşun bir taraftan diğer tarafa geçmiş. Gazi madalyası mutlaka vardır. Ama ilgilenen olmadığı için belki de devlet arşivlerinde duruyordur.”

Önceki dönem Ortaca Belediye Başkanı, Torun Hasan Karaçelik’i aradım, telefonda “… Annem anlatırdı; dedemiz Hasan Karaçelik İzmir rıhtımına geldiğinde, kaçan Rumlardan kalan pirinçlerden pilav yapılması istenince bilen eden yok. Günlerce aç susuz geldikleri savaş meydanlarından iştahları da epey kabarmış. Kimse ortaya çıkmayınca Dedem ‘ben yaparım’ deyip bir kazana tüm zeytin yağını doldurmuş üstüne pirinçleri boca etmiş. Kaynat babam kaynat. Tatbiki pirinç pilav değil, lapa olmuş. İzmirde kalma teklifi kabul etmeyip‘…köyümü özledim. Davarları kim güdecek? diyerek Ortaca’da dönmüş. İki evlilikten 7 çocuğu olmuş. Kurtuluş Savaş Gazisi Dedemiz, akraba, köylülerine karşı çok yardımseverimiş. Eşleriyle ve çocuklarıyla yan yana yürümezmiş. Tarlaya takkaya çarşıya giderken eş ve çocuklarının önünden gidermiş.” 

Neden öyle yaparmış diye sorduğumda “Hem Atatürk hayranı hemde çok aydın bir Yörük evladıymış. Bunu bugün gerici kesim eşleri ve çocuklarıyla yanyana yürümekten kaçınırlar. Günah kabul ederler. Aslında bu davranış bir Anadolu insanının toplumsal saygı hareketidir.” Saygıdan doğan zarafetin nasıl da gerici bir anlayışa dönüştüğünü soracak oldum. Makine Mühendisi Belediye başkanımız, torun Hasan Karaçelik “1911 yıllarında başlayan Balkan savaşları, Osmanlının katıldığı diğer savaşlar ve  Kurtuluş savaş sonrası Anadolu’da binlerce kadın eşsiz, çocuk babasız yetim kaldı. Dedem gibi az sayıda köyüne - evine dönen gazi, teskereci iki üç kadın ile  evlenerek onları koruma altına aldılar. Yetim çocukları evlatlık edinmişler. Öksüz çocukların önünde kendi çocuklarını sevmekten kaçınmışlardır. Kadın ve çocukları babalarının yada eşlerinin arkasından yürütür yanlarında durdurmazlarmuş. Açık açık okşayıp sevemezlermiş. Bir yere giderken eşinin arkadan gelmesini bir saygının bir gereği olarak kabul ederlermiş. Bu bir toplumsal zarafet hareketidir  Yörüklere, Anadolu insanına yakışan bir harekettir. Gerici kesim bu hareketi kadın dışlama hareketine dönüştürerek, ikinci vatandaş muamelesi yapmaktadırlar” diyerek kınadı. 

Ankaraya döndüm. Haftasını tarihi bir kongre yaşadık. CHP değişti, sıra Türkiye’de. Özgür Özel yeni umutlara yelken açacak. Değişim başarının anahtarıdır… 
06.11.2033

Ankara



 

Bu yazı 733 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 2 Yorum
  • Mehmet tuğra
    5 ay önce
    Geçmişini , atalarını bilmeyen bir toplum dalsız ağaca benzer. Güzel bir makale olmuş teşekkürler hocam
  • Savaş Doğaner
    5 ay önce
    Elinize sağlık Nurettin bey.