Dr. Nurettin Demir

Dr. Nurettin Demir

GÖCEKİÇİ
drnurettindemir@gmail.com

Hayıt Ağacı

04 Haziran 2021 - 08:39

Rahmetli dedem Osman Demir, diğer Batı Akdeniz yörükleri gibi ilkbahar sonu, yaz başında yayla yollarını gözetmeye, hazırlıklarını yapmaya başlardı. Yörük göçü, daha lokal deyişle, Göcek Göçüdür yolculuğun adı. Sıcaklar bastırınca, otlar bitince çıkılırdı yaylalara. Zahmetli fakat zevkli bir yolculuktu  yayla yolculukları biz çocuklar için. Hele geceleri gökteki yıldızları sayarken uyumak hiç unutulur gibi değil. Düşe kalka oynaya zıplaya varılırdı yaylaya. Yaylamız, bugün, Burdur ilinin Gölhisar ilçesinin Elmalıyurt (Pırnaz) köyünün Göcekiçi mecrasıdır.

Çocukluk işte, kah sularda oynayarak, kah davarlar peşinde koşuşarak geçerdi günlerimiz. Yaylada sayı olarak epey çocuk olurduk. Oturduğumuz alan yamaçtı. Aşağı yukarı koşmaktan, çelik çomak oynamaktan hiç bıkmazdık. Arada sırada o soğuk günlerde, çeşme önündeki yaylakta su çarpmaya oynar birbirimizi sırılsıklam ederdik. Akşam olunca da sızlanmaya başlardık. Sık sık karın ağrılarımız olurdu. Ağlaşır sızlaşırdık. Rahmetli nenem, önce güzelce bir haşlardı bizi, daha sonra sıra sıra yatırır, göbeklerimizi açtırırdı. Yoğun hayıt kokulu karışımı göbeklerimize yerleştir, tülbentleri ya da eski gömleklerden yırtarak oluşturulan çaput parçalarını güzelce belimizden dolaştırarak göbeğimiz üzerine sıkıca bağlardı. Sıkıca bağlanan tülbentten mi? Yoksa hayıt yaprağından ezilerek yapılan karışımdan mı karnımızın ağrısı hafifler ya da geçer sabah yeniden, tarlalara bayırlara dağılır akşama dek koşuşur oyunlarımızı oynardık. Torosların tepesinde doktor nerde hastaneye ancak atlarla bir günde gidilirdi. Yöremizdeki en iyi doktor, sağlıkçı nenemdi. O nedenle hayıt kokusunu hiç unutmam. 

Şimdilerde yol kenarlarında pembe mor çiçekli hayıtları gördükçe ilk aklıma karnımızın ağrısını geçiren, nenem ile hayıtlı karışım tekrar tekrar  usuma gelir.

Hayıt ağacı doğada pek çok güzel özellikleriyle, güzellikleriyle yanlış tanınan, karıştırılan hatta bilinmeyen bir tıbbi bitkidir. Tıbbi aramotik bitkiler Anadolu’da yüzyıllarca Anadolu insanını tedavi etti. Uzun yıllar Almanya’da geniş kullanım olanağı bulan tıbbi aromatik ilaçlar hem  önemli ticari sektör oldu, hem de  alternatif tıbbın önem kazanmasına yol açtı. Eh bizde de önemi gün geçtikçe artmakta, ancak yeterince yaygınlaşmadı ve yeterince denetim ve kontrol altına alınamadı.

Tıbbi aromatik kitaplara baktığımızda; hayıt bitkisinin önemli aramotik bitkiler arasında olduğunu görüyoruz. Nenem rahmetli bilerek yada bilmeyerek hayıt bitkisinin gaz giderici özelliğinden yaralanmak için bizlere uygularmış. 

Doğada lavanta çiçeklerini andıran pembe, mor rengarenk çiçekleriyle yol kenarlarını süsleyen, yaprakları hoş kokan hayıt bitkisi, günümüzde özellikle jinekolojik pek çok hastalıklarda kullanılmaktadır. Özellikle adet düzensizliklerinin tedavisinde, PMS (premenstrüel sendrom) dediğimiz adet öncesi gerginlerin, şişkinlerin ve meme ağrılarının (mastalji) giderilmesinde ilaçlara alternatif yaygın olarak kullanılmaktadır. Hayıttan aynı zamanda idrar söktürücü, ödem giderici, sakinleştirici yani müsekkin olarakta yararlanılmış. Daha pek çok yararı olan hayıt  bakteriyel enfeksiyonların tedavisinde de kullanılmış.

İnsanlık tarihinin geçmişinde de Hayıt bitkisinin yeri var mı diye baktığımızda Antik Yunan döneminde bazı festivallerde kadınlar başlarına çelenkler, süslemeler yaparlar, çevreyi süslerlermiş. 20-25 asır önce iffetli kadınlar  festivallerde hayıt dallarıyla başlarını süslerlermiş. Ortaçağ Hristiyanlıkta da saflığın, arınmışlığın simgesi olarak yaygın kullanıldığını görüyoruz. Günümüzde de siyasi kokuşmuşluğun, mafya-çete ortamının temizlenmesinde Hayıtın faydası olur mu diye düşünmüyor değilim. Birer tutam hayıt yaprağı göndersek nasıl olur?

 

Dr Nurettin Demir

22.05.2021

Göcek

Bu yazı 503 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum