Aklımda, “Mutlu bir yaşamın rengi nasıldır?” sorusu dönüp duruyor.
Mutlu günlerimde bu rengi bulabilmiş değilim. Arada mutsuzluk da selam verip geçiyor yanımdan.
Dünyada ve ülkemizde yapılan anketlerde insanların çoğu mutsuz ve karamsar.
Salt ekonomik nedenlerden değil. Sosyal ilişkiler ve güvenliğin yanı sıra günlük yaşamın çekilmezliği, gelecek kaygısı, psikolojik olarak kendine yetememe gibi öne çıkan sorunlar.
Bu durumda coşkulu, neşeli, yüzü gülen ve hayata bağlı bireyler olarak yaşamak bize zor geliyor.
Bilim insanları mutluluğun yüzde ellisinin genetik olduğunu, yüzde onunun da yaşam koşullarının kontrolüyleelde edildiğini açıklıyor. Geriye kalan yüzde kırkının ise kendi davranışlarımızdan kaynaklandığını söylüyor.
Yüzde kırkın az bir oran olmadığı ve insanların kendi davranışlarını fark ederek iyiye doğru bir gidişin gerçekleşebileceği belirtiliyor. Yani, mutluluk eşiği doğuştan yüksek olan kişiler etrafındaki olumlu gelişme ve değişmelere bakarak mutluluklarını üst sınıra çıkarabilecekler.
Ülkemizde gündemler, güne sığmamakta. Çocuk cinayetleri, kadına taciz, yenidoğan ölümleri, uyuşturucu kaçakçılığı, mafya çatışmaları ve terör…
Etrafımıza baktığımızda gördüğümüz bunlar.
Kişiler, gelir dağılımının dengesizliği, çalışma koşullarının zorluğu nedeniyle mutluluk eşiğiniyükseltemiyorlar. Yapılan çalışmalar, yüzde kırklık bir oran için çaba sarf edilirse bir umut ışığıyla mutluluğun yakalanabileceğini gösteriyor.
İnsanların mutluluğu konusunda GSMH (gayri safi milli hasıla) bir ölçüt olarak kullanılır. Bu, kişi başına düşen yıllık gelir, ülkelerin genelde refah düzeyini ve mutluluğunu belirleyen bir değerdir.
Hükümet, şirket veya büyük işletmelerin karar ve politikaları insanların memnuniyeti ve mutluluklarını göz önünde bulundurmaları gerekiyor. Kişi başına düşen gelir artsa da insanlarda memnuniyet pek değişmiyor. Stres, depresyon, kaygı ve intihar olaylarında belirgin bir artış görülüyor. Bu da ekonomik göstergelerin yetersizliğini ortaya koyuyor.
Öte yandan bugüne dek süren GSMH ölçütlerinin doğru çıkmadığını gösteriyor.
Batı ülkelerinin hükümet politikaları, insanların mutluluğu için geçerli bir ölçüt sunamamakta. Yani GSMH o ülkelerdeki insanların mutluluğunu sağlayamamakta.
Bunun yerine Gayri Safi Milli Mutluluk (GSMM) önerileri yaşama sokulmakta.
Bu öneri Birleşmiş Milletler tarafından da kabul görmekte.
Himaleyalar’daki Butan krallığı 1972’de halkın yaşamından memnun olması ve genel mutluluk için GSMH değil, GSMM (Gayri Safi Milli Mutluluk) ölçütlerinin kullanılmasını önermiş.
Sonuçta toplumlar geliştikçe insanların yaşam memnuniyetiyle mutlulukları sosyal etkilerin önüne çıkmış.
Ülkemizin gelişmesinde GSMH yerine GSMM artırılması mutluluğun da yolunu açacaktır.
Peki Gayri Safi Milli Mutluluk nasıl işler?
Bunu da bir başka yazımızda ele alalım.
Salim çetin