Nisan ayının ilk haftasında Şeker Bayramını geride bırakırken birkaç aydır beklenen yağmurlar hem bizim hem de doğanın yüzünü güldürdü. Rahmetli Babam "Bereket olmadan hayat olmaz" derdi. Bereket derken yağmuru kastederdi. Bahar bereket mevsimidir. Koyunlar keçiler kuzular. Çoğalır. Çobanın yüzü güler. Biz yörükler keçi ve koyunların yavrulamalarına "kuzular yada kuzlar" deriz. Her ikisi de kullanılır.
Göcek'te çiftlikte çalışan Mahmud Al Hasan ve Fikriye'nin kızı Elif 7-8 aylık tombul bir bebektir. Dışarda yağmur yağarken çay içmek için elektrikçi Ahmet Yalçın ile birlikte davet edildik. Evlerinin soba- kuzinenin ısıttığı salonda yüz üstü yatan bebek kendi kendine anlaşılmaz kelimeler ile konuşuyordu. Sonra yatmaktan sıkılmış olacakki sağına soluna dönmeye yelkendi (yeltendi). Biz yörüklerin sıkça kullandığı "yelkendi" yani "yeltendi" kelimesi; altından kalkamayacağı, başaramayacağı, yapamayacağı bir işe kalkışmak olarak biliriz. Oysa Elif, dönmeyi başardı. Önce başını, kaplumbağa (bizim buralarda tosba derler) gibi yukarı doğru kaldırdı. Sonra ellerini omuz hizasına yanlara doğru koyarak büyük bir çaba ile gövdeyi biraz havaya kaldırdı. Birkaç nefesten sonra da dizlerinin üstüne basarak vücudunu kaldırdı. Bir dizini öne attıktan sonra ikincisini diğerinin yanına çekerken yana doğru yuvarlandı. Salondakilerin gözü bebekteydi. 80 yaşlarındaki Perinde Yengem "Elif kuzladı" dedi. Bende ilk kez duydum. Kuzulamanın yada kuzlamanın, bir çocuğun ellerini yere dayayarak dizleri üstünde kalkıp emeklemesiymiş. Yörüklerin yada Anadolu Türkmenlerinin geniş ve zengin bir dil, kelime dağarcığı vardır. Yabancı kelime ve dijital dünyanın egemenliği ile dilimiz zayıflatılmaya çalışılıyor. Son yıllarda özellikle eğitim alanında İngilizce başta olmak üzere batı dillerimin yanında arapçanın da yaygınlaşması toplumumuzu öztürkçeden uzaklaştırıyor. Sosyal medyada da arapça harf ve kelime kullanmak marifetmiş gibi moda oldu. Dilimizi korumak ve geliştirmek için başta Türk Dil Kurumu olmak üzere, eğitimcilerin, biz aydınların de öztürkçe kelime ve dilimize özen göstermemiz gerekir.
Çeşit çeşit otlar, çiçek, çalı ve ağaçlar ile bahar şenleniyor. Genelde Mart ayının son haftasında yapılan, Ramazan Ayı oruçları nedeniyle 5-6 Nisan ayına ertelenen ve bugünlerde bölgemize Afrika'dan gelen yoğun yağmurlar nedeniyle 19- 20 Nisan tarihlerine ertelendi. Haziran ayı son haftasında düzenlediğimiz Göcek Gürsu Pırnaz Yayla Yürüyüşü gibi Göcek Ot Festivali de bir başka güzel etkinliğimizdir. Alaçatının Acı Ot Festivalinden sonra en zengin ot festivali Göcek'te yapılıyor. Torosların başkangıcı olan Göcek otları ve doğasıyla da tanışın. Yerel zenginliklerimiz yanında yerele özgü yemeklerimizi tadın. Göcek kış ve bahar aylarında bir başka güzeldir. Ot Festivalimize bekliyoruz.