Deprem Öldürmez, İnsan Öldürür!
6 Şubat 2023 Depreminin ikinci yılında acı ve isyanla doluyuz…
Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve binlerce kişinin yaşamını yitirdiği deprem felaketinin yıldönümünde milletçe en kara gecelerimizden birini yaşadığımız, acı kayıplar verdiğimiz o anlar kara bir gün olarak tarihe geçse de ben hala o günlerde yaşananların hazımsızlığını içindeyim. Hazmedemediğim şeyler insanların hataları ve ihmaller gerçeğidir!
Yüzleşemediğimiz gerçeklerdir…
Ölümler insan kaynaklıdır!
Cezai ve hukuki süreçler açısından tüm sorumluların hesap vermemesi ve hatta kendilerini sorumlu hissetmemeleridir öfkem…
Depremzedelerin iki yıldır maddi ve manevi zararlarının tazmininin yapılmamasıdır isyanım!
Depreme karşı öfke duyan, sorumluları sorgulayan, ihmallere kızan duygular içinde olsak da, gerçeklerle sağlıklı bir şekilde yüzleşmeli, çözüm odaklı düşünmeliyiz...
Deprem Öldürmez, İnsan Öldürür!
Makaleme bu başlığı atarken, depremlerin yol açtığı yıkımın ve can kayıplarının ardındaki temel nedenleri anlamak ve önleyici tedbirler almak için farkındalık yaratmak amaçlı yazdım.
Depremler doğal bir olaydır, değil mi?
Depremler, yer kabuğundaki ani enerji boşalması sonucu meydana gelen doğal olaylar olduğunu bildiğimiz halde bu doğal olayların insan hataları ve ihmalleriyle devam etmesine neden göz yumuyoruz.
Biz KATİL ruhlu muyuz?
Fay hatları üzerinde biriken gerilimlerin kırılmasıyla ortaya çıkan sarsıntılar, yer yüzeyinde hasara ve yıkıma neden olabilir. Ancak, depremlerin kendisi doğrudan insanlara zarar vermez.
İnsanların hataları ve ihmalleri depremlerin yıkıcı etkileriyle birleştiğinde ölümler ortaya çıkar.
Binaların yapımındaki hatalar, Depreme dayanıklı olmayan, mühendislik kurallarına aykırı veya kaçak yapılar, depremde kolayca yıkıldı ve can kaybına yol açtı.
Zemin etüdünün yapılmaması, yanlış malzeme kullanılarak veya yetersiz işçilikle binaların inşa edilmesi büyük riskler taşır.
Plansız ve kontrolsüz şehirleşme, yapılaşmanın yoğun olduğu bölgeler de deprem riskini artırır. Yeşil alanların azlığı, ulaşım sorunları ve altyapı yetersizlikleri, deprem sonrası müdahale ve kurtarma çalışmalarını zorlaştırır ve bu yüzden insanlar canlı canlı ölür!
Deprem konusunda yeterli bilgi ve bilince sahip olmak yetmez!
Önemli olan depremden önce insanların doğru davranışlar sergilemesidir. Yapı denetimleri yetersiz ve denetimsiz ise, hatalı ve kaçak yapılara izin veriliyorsa bu durum deprem yıkımıyla birlikte insanların ölmesine zemin hazırlar.
Denetim mekanizmaları neden güçlendirilmiyor?
Denetimli yapı güvenliğinin sağlanması bu kadar zor mu?
Önleyici tedbirler almak kimin/kimlerin işine gelmiyor?
- Depreme dayanıklı binalar inşa etmek,
- Binaların yapımında mühendislik kurallarına uymak, kaliteli malzeme kullanmak,
- Mevcut binaların depreme dayanıklılığını temelden itibaren kontrolü yapmak,
- Güçlendirme çalışmalarını yaptırmak çok mu zor?
Şehir planlamasında çalışanlar, deprem risklerini neden dikkate almazlar?
Yapılaşma yoğunluğu neden dengelenmezler?
Yeşil alanları artırmak yerine, neden betona teslim ederler?
Kentin her yerini ulaşım ve altyapı sistemleri ile şişirmek, kenti arabalara boğmak, hareket edecek yer bırakmamak, deprem sonrası müdahale edilemeyecek hale gelmesini sağlamak, neden?
Yaşamı kolaylaştıracak şekilde planlanmak çok mu zor?
Eğitim, bilinçlendirme çalışmaları, tatbikatlar yapıyorsunuz ancak, mevcut yapılarda sorun varsa, denetim de yoksa halkı deprem konusunda bilinçlendirmek boşa kürek çekmek değil mi?
Çök-kapan-tutun davranışları çürük bina içinde hangi vatandaşı ölümden koruyacak hele bi deyin zaar…
Güçsüz denetim mekanizmalarınız olmasaydı, kaçak ve hatalı yapıların denetimlerde şeffaflık ve hesap verilebilirliği sağlanabilseydi, insanlar ölür müydü?,
Demek ki "Deprem öldürmez, insan öldürür!"
Depremlerin doğal bir olay olduğunu ancak yıkıcı etkilerinin insanların hatalarından kaynaklandığını hepimiz biliyoruz.
O zaman neden deprem riskini azaltmak için bireysel ve toplumsal düzeyde önlemler almak için çaba sarf etmiyoruz?
Çok katlı betonerme binalar yerine kayıpları en aza indirmek ve güvenli bir yaşam alanı oluşturmak yönünde yatay mimari konut projeleri yapmıyoruz?
Oysa ki her deprem sarsıntısı insanlar için hayati önem taşıyor.
Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Malatya, Diyarbakır, Adana, Kilis ve Elazığ’da büyük yıkımlara neden olan, depremden etkilenen 11 ilin acısını derinden yaşıyoruz. Birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde olmaya çalışsak da pek çok depremzedeye destek olduk. Yardım elimizi uzattık.
Ülkemiz dünyanın en aktif deprem kuşaklarından birinin üzerinde yer alıyorsa ve biz hala denetimsiz yapılara göz yumuyorsak, demek ki bu korkunç ölüm sonuçlarını yaşamaya devam edeceğiz.
İşte bu yüzden geçmişte acı kayıplar vermemize neden olan depremlerin gelecekte de meydana gelmesi ve benzer acıların yaşanması kaçınılmazdır.
Depremlere hazırlıklı olabilmek demek, deprem koşullarına uygun konut planlamaları yapmak demektir. Depremle yaşayabilmeyi öğrenmek ancak güvenli ve sağlam yapılarla mümkündür… Sadece deprem için değil, tüm afetlere karşı hazırlıklı olmalı, acil durum müdahale planlarını güçlendirmeli ve vatandaşların güvenliği en üst düzeyde tutulmalıdır.
Gelecekte böyle büyük acıların ve felaketlerin tekrar yaşanmamasını temenni ediyorum. Depremlerde kaybettiğimiz vatandaşlarımızı rahmetle anarken, insan kaynaklı ölümlerin, doğrudan veya dolaylı olarak insan eylemleri sonucunda meydana gelen ölümler olduğunu UNUTMAYALIM!
Sözün özü; “Deprem Değil, İnsan Öldürür!”
Depremlerin kendiliğinden can almadığını, asıl nedenin insanların hataları ve ihmalleri olduğu gerçeğini artık anlayalım!
Sonuç olarak; Büyük yıkımların ardından, sorumluların tespiti ve hesap verilmesi, hem toplumun adalet duygusunu tatmin etmek hem de gelecekte benzer felaketlerin yaşanmasını engellemek adına büyük önem taşımaktadır. Yoksa adalet duygum yıllar da geçse beni rahat bırakmayacak!
Hepimiz her işi takip etmeli ve hesap sormalıyız! Çünkü birbirimize karşı sorumluyuz!
Sağlık ve sevgiyle kalın.
Aydan Tuncayengin
www.aydantuncayengin.com