Köyceğizden Ula ilçesi Gökova yönüne giderken Döğüşbelen Mahallesine varmadan yolun sağ tarafında daha yoğun olmak üzere narenciye bahçeleri vardır. Özellikle kokulu klemantin cinsi mandelinleriyle öne çıkan bir bölgedir.
"Allah şaşırtmasın" derler ya. Kişiler için söylensede bu kez Bahar mevsimi için söylenebilir. Öylesine böylesine değil. Sanki yalım (alev) geçmiş gibi bütün narenciye ağaçlarının yeni eski filizleri don olayına bağlı yanmış, kurumuş durumdadır. Şaşmamak üzülmemek elde değil. Sadece bu senenin değil, gelecek bir iki yılın da meyvesi kül oldu. Yalnız Köyceğiz Döğüşbelen'de değil tüm Türkiye'yi don vurdu.
Sözün kısası; bu yılın baharının şaşkınlığı tarımı, çiftçiyi ve ekonomiyi vurdu. Nasıl bir Baharsa. Türk Tarımı büyük bir yara aldı. Zarar çok büyük. Hükümet etkili ve yeterli tedbir almalıdır. Birkaç süslü püslü söylemlerle travmayı geçiştirmemelidir.
Ekrem İmamoğlu ile başlayan siyasi krizler Türkiye'yi hem sosyal hem de ekonomik olarak sarsmaya devam ediyor. Son don olayları bu olumsuz gelişmelerin üzerine tuz biber ekti. Türkiye büyük bir ekonomik kayıp yaşıyor. TCMB faizleri arttırdı. Son bir haftada faizler %42,5 tan %47,5 çıktı. Çok büyük bir artış. Ülkede yaşananlar dış dünyada da çok daha fazla olumsuz psikolojik etki yarattı. Turizm açısından da olabilecek olumsuz hava göz ardı edilemez. Turizm Türkiye'nin Aort damarı gibi bir şey. Bir yırtılırsa gerisini siz düşünün.
Neresinden bakarsanız bakın Türkiye'de karamsarlığa giden bir tablo var. Geçim derdi, yoksulluk, uyuşturucular başta olmak üzere ahlaksızlık günbe gün artarak yaz aylarına doğru gidiyoruz.
Bu kadar sıkıntı yetmezmiş gibi Milli Eğitim Bakanı Eğitim dönemi biterken hatta finişe giderken eğitim öğretime çelme attı. Yüzde yüz kırmızı kartlık. Ya kardeşim rüyan da mı gördün. Haziran ayına ne kaldı. Gençlerimiz çocuklarımız sınav heyecanı yaşarken binlerce öğretmeni tayin etmek hangi akla hizmettir? Bakanlar kurulunda bu konu hiç konuşulmamış mıdır? Aklı başında bir bakan çıkıp "ne yapıyorsununuz" dememişmidir? Pes vallahi. Don olayları nasıl ki tarımı vurmuşsa zamansız öğretmen tayinleri de eğitimi vurdu.
Türkiye'nin yaşadığı bu olumsuz atmosferde gençler gelecekleriyle ilgili bir umut ışığı göremedikleri için Yurt Dışına gitme planlarıyla yatıp kalkıyor. Geçtiğimiz hafta Ankara'dan Fethiye'ye dönerken Afyon da bir aileye misafir oldum. Çay ilçesinde çiftçilik yapan bir dostumuz "Kiraz diye bir şey kalmadı" diyor. "Don kuruttu eritti gitti. Bahçelere gidecek halimiz kalmadı." diye yakınıyordu. "Bir başka çıkmazımızda oğlumuz. Üniversitede okuyor. Mezuniyete bir yılı kaldı. Gece gündüz yurt dışına gitme hayaliyle yaşıyor. Çok üzülüyoruz. Don bir taraftan, oğlan bir taraftan ne yapacağımızı bilemedik."
Her olumsuzluğun bir çaresi vardır. Ne diyor İmamoğlu "Kurtuluş yok tek başına. Ya hep beraber, ya hiç birimiz."
Umutsuzluk yok sevgili dostlar. Hep birlikte tüm bu zorlukları aşacağız. " Herşey güzel olacak".