Röportajlar - Buğra KızılkaraAraştırmalara göre, Türkiye 2022 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi’nde 180 ülke arasında 149. sırada yer aldı. Raporda, gazetecilere yönelik fiziksel saldırılar ve iktidarın tutumu nedeniyle gazeteci düşmanlığının arttığı belirtilirken, son 20 yılda 848 gazetecinin tutuklandığı kaydedildi. Bu veriler ışığında, Göcek Gazetesi olarak Muğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Süleyman Akbulut, gazeteci-yazar Aydan Tuncayengin, genç gazeteciler Sıla Arabacıoğlu ve Atakan Başpehlivan ile gazeteci Çağlayan Bilgen’in görüşlerini aldık.
Süleyman AkbulutMuğla Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve Türkiye Gazeteciler Federasyonu Yönetim Kurulu ÜyesiÜlkemizde gazetecilik yapmak tüm meslek grupları içerinden belki de en zor olanı diyebilirim. İfade özgürlüğü sıralamasında ülkemizin dünya sıralamasındaki yeri ortada. Mesleki haklar noktasında en mağdur meslek grubu da gazetecilik. Gazeteciler dün olduğu gibi bugün de haklarını en az alabilen mesleklerin başında gelmektedir. Siyasilerin ihtiyaç duyduğu anda görüp bilip tanıdıkları basın mensupları ve meslek örgütleri, işleri bittiği anda unuttukları bir meslek grubu olarak hayatını idame ettirmeye devam etmektedirler. Her ne olursa olsun halkın doğru bilgiyi almasında en güvenilir kaynağın yine basın olduğunu söyleyebiliriz. Gazeteciler ekonomik zorluklar başta olmak üzere birçok zorluğa göğüs germek zorunda kalmakta ve bu şartlarda gazetecilik yapmaya gayret etmekte. Gazetecilerin yaşadıkları şehirler başta olmak üzere Türkiye’nin menfaatlerini gözeterek haber yapmaktalar. Bu yüzden gazetecilerin daha fazla desteklenmesi gerekiyor. Basın demokrasinin vazgeçilmezi. Ekonomik zorluklara karşı ayakta durmaya gayret eden ancak Türkiye’nin birçok ilinde gazetelerini kapatmak zorunda kalan ve bu sonuçla işsiz kalan basın mensupları görmezden gelinmekte. Günümüzde her siyasi oluşumun kendi basınını oluşturduğu bir ortamı yaşarken, böyle bir ortamda bağımsız gazetecilikten söz etmemiz mümkün değildir. Ayrıca ekonomik özgürlüğüne kavuşmuş bir basın mensubu aynı zamanda bağımsız ve özgür medya olmanın verdiği güçle hiçbir yere bağımlı olmadan tarafsız bir şekilde haber anlayışını sürdürebilmelidir. Bu nedenle basın mensuplarına verilen destek basın özgürlüğü adına çok önemlidir. Ülkemizde günümüz gazeteciliği beklentilerimizin çok altındadır. Hep bir maksada ve siyasi bir oluşuma arka bahçelik yapan basın organlarını artış gösterdiğini de üzülerek izlemekteyiz. Oysaki gazetecilik mesafe mesleğidir.
Aydan TuncayenginGazeteci - YazarTürkiye’de Gazetecilik Yapmak, Artık Zor Ve Tehlikeli!Gazetecilik mesleğime ilk olarak, 1986 yılında üniversite birinci sınıfta İzmir Milliyet Gazetesinde editör-muhabir olarak başladım.Gazetecilik mesleğinin kamuoyunu doğru bilgilendirmek ve bilinçlendirmek için objektif, tarafsız, etik ve özgür bir şekilde düşüncelerini dile getirmesi gerektiğine inandım. Medya sektöründe meydana gelen tekelleşmeler ve gazetecilik mesleğini taraflı ve kendilerine dikte edileni haber yapan kişilere dönüştürmesi nedeniyle medya şirketleriyle resmi olarak çalışmadım. Özel haber ve röportaj çalışmalarımla doğru ve ilkeli yayımlar yapıyor, makaleler yazıyorum. İzmir ve Türkiye genelinde yerel gazete ve dergilerde bağımsız araştırmacı gazeteci / yazar olarak çalışmalarıma devam ediyorum.Türkiye'de gazeteciliğin zorlu ve tehlikeli olması, bir dizi iç içe geçmiş siyasi, ekonomik ve sosyal faktörün bir araya gelmesinden kaynaklanmaktadır. Bu zorlukları şu başlıklar altında toplayabiliriz:1. Siyasi Baskılar:Sansür ve Oto-sansür: Hükümetin belirli konularda haber yapmayı yasaklaması veya gazetecilerin kendilerini sansürlemesi, haber akışını engellemektedir.Yasal Düzenlemeler: Basın yasası gibi yasal düzenlemelerin belirsiz ve geniş yorumlanma imkânı, gazetecilerin yargı süreçlerinde mağdur olmasına neden olmaktadır.Kutuplaşma: Siyasi kutuplaşmanın derinleşmesi, gazetecilerin tarafsız kalmasını zorlaştırmakta ve farklı görüşlere sahip kişilerin hedef haline gelmesine yol açmaktadır.Cezalandırma: Eleştirel haberler yapan gazeteciler hakkında açılan davalar, tutuklamalar ve hapis cezaları, gazetecileri susturmaya yönelik bir araç olarak kullanılmaktadır.2. Ekonomik Zorluklar:Medya Sahipliği: Medya kuruluşlarının büyük bir kısmının birkaç büyük iş insanı veya siyasi grubun elinde olması, bağımsız haberciliği sınırlamaktadır.Rekabet ve Mali Kısıtlamalar: Artan rekabet ve mali kısıtlamalar, gazetelerin kaliteli habercilik yapmak yerine daha çok tıklanabilecek içeriklere yönelmesine neden olmaktadır.Reklam Gelirindeki Düşüş: Özellikle dijitalleşme ile birlikte reklam gelirlerindeki düşüş, gazetelerin ekonomik olarak zor durumda kalmasına ve habercilik standartlarının düşmesine yol açmaktadır.3. Sosyal Baskılar:Toplumsal Baskı: Toplumsal baskı ve linç kültürünün yaygınlaşması, gazetecilerin psikolojik olarak zorlanmasına ve mesleklerini bırakmalarına neden olmaktadır.Güvenlik Sorunu: Gazeteciler, özellikle çatışma bölgelerinde çalışırken fiziksel tehditlerle karşı karşıya kalabilmektedir.4. Mesleki Sorunlar:Eğitim ve Mesleki Gelişim: Gazetecilerin yeterli eğitim ve mesleki gelişim fırsatlarına erişimi sınırlıdır.Çalışma Koşulları: Uzun çalışma saatleri, düşük ücretler ve kötü çalışma koşulları, gazetecilerin motivasyonunu düşürmektedir.Sonuç olarak, “Basın Özgürlüğü” konusunda Türkiye’de yaşanan ihlaller sebebiyle, gazetecilik, zor ve tehlikeli bir meslek haline gelmiştir. Medya kuruluşlarına ve gazetecilere baskı daha da arttı… Siyasilerin korkuları sansürü dayatınca, ülke adeta bir gazeteci hapishanesine dönüştü. Ne yazık ki medya bütün bu baskılara karşı birlikte mücadele edemedi…Bu zorluklar hem gazetecilerin hem de toplumun bilgiye erişim hakkını kısıtlamaktadır. Gazetecilik, demokrasilerde temel hakların vazgeçilmez bir parçasıdır. Ve gazeteciler meslekleri gereği her zaman kritik bir rol üstlenirler. Bu nedenle gazetecilerin güvenliği sağlanmalı, basın özgürlüğü yasaları güçlendirilmeli ve medya çeşitliliği desteklenmelidir.İşler kötüye giderken ve güvenilir medya kuruluşlarının kıtlığı yaşanırken, gazeteciler bağımsız, etik gazeteciliğe bağlı kalırken hayatta nasıl kalabilir?
Çağlayan Bilgen GazeteciTürkiye’de eğer iktidar yanlısı bir çizgide gazetecilik yapıyorsanız, işiniz oldukça kolay. Örneğin, bir internet siteniz ya da gazeteniz varsa her türlü ilan ve reklamı alabilirsiniz. Ancak gerçek anlamda gazetecilik yapmayı hedefliyorsanız, işiniz çok daha zor. Tarafsız ve bağımsız gazetecilik, şu anda ülkemizde özlenen bir meslek haline gelmiş durumda. Bu alanda faaliyet gösteren platformların, gazetelerin ve televizyonların sayısı ise ne yazık ki bir elin parmaklarını geçmiyor.Türkiye’deki medyanın yaklaşık %90’ı tamamen iktidar yanlısı bir tutum içinde. Bu gruba “havuz medyası” diyoruz. Özellikle seçim dönemlerinde, bu medya organları doğrudan finansal destekle besleniyor ve maalesef birçok gazeteci bu sistemin parçası haline geliyor. Gazetecilerin önemli bir kısmı, belli bir bedel karşılığında bağımsızlıklarından vazgeçiyor.Yine de, Uğur Mumcu’nun izinden giden ve araştırmacı gazetecilik yapan az sayıda cesur gazeteci mevcut. Ancak bu kişiler de sıklıkla cezalandırılıyor; ya Silivri Cezaevi’nde ya da elektronik kelepçe ile ev hapsinde buluyorlar kendilerini.Sonuç olarak, Türkiye’de gazetecilik yapmak giderek zorlaşıyor. Ülkemiz, basın özgürlüğü sıralamasında en alt sıralarda yer alıyor ve gazetecilik konusunda maalesef sınıfta kalmış durumda. Teşekkür ederim, iyi çalışmalar dilerim.
Sıla Arabacıoğlu Gazeteci‘Türkiye’de gazeteci olmak’ dediğimizde aslında konuya iki boyutu ile yaklaşmamız lazım. Eğer Türkiye’de yerelde ya da genelde iktidara yakınsan ve toplumu ilgilendiren konuları haber yapacak kadar ‘değerli’ görmüyorsan gazeteciliğin diğer hiçbir meslekten farkı yok. Ancak tam tersi gerçek anlamda muhalifsen sorunlar peşini bırakmıyor. Ben burada önemli olanın Türkiye’de gazeteci olmak değil Türkiye’de gazeteci kalmak ya da gazeteci kalabilmek olduğunu düşünüyorum. Benim meslekte 5 yılım dolmak üzere, benden daha kıdemli gazeteci kalabilen meslek büyüklerimin daha çok söyleyecekleri vardır ancak ben sansür meselesine değinmek istiyorum. Sansür, bu son birkaç yılın meselesi değil elbette. Belki sansürün şekli değişti ancak özü aynı: Halkın gerçeği bilmesini engellemek. Sansüre maruz kalmayan gazeteci neredeyse yok denecek kadar az. Bu kimi zaman çalıştığımız kurumlardan kimi zaman da dışarıdan geliyor. Burada önemli olan o sansüre karşı ne kadar dik durulabildiğidir. Eğer gazetecinin ekonomik kaygıları yoksa zaten hiçbir baskıya boyun eğmez ancak toplumda popülaritesi olmayan kaç gazeteci yoksulluk sınırının üstünde çalışıyor? Hatta sendikalı olmasına rağmen kurumların ekonomik olarak gücü olmadığı için asgari ücretin bir tık üstü maaşlarda açlık sınırında çalışmak zorundayız. Birçoğumuz ev kirasını, faturalarımızı varsa borçlarımızı nasıl ödeyeceğimizi, gıda alışverişimizi nasıl yapacağımızı düşünürken bir yandan da kamu yararına haber yapmaya çalışıyoruz. İletişim Fakülteleri’nden öğrenciler staj yaptığı gibi meslekten kaçarken uzun yıllarını mesleğe veren meslektaşlarımız da ya farklı sektörlere yöneliyor ya da kuruluşların basın ekiplerinde bülten haberciliğine hapsolmak zorunda kalıyor. Çünkü başka çıkış yok. Ya aç kalacaksın ya da gazetecilik yapmayacaksın. Hal böyleyken Türkiye’de gazeteci olmak değil gazeteci kalmak çok zor. Sansür, ekonomik kaygılar, gözaltılar, tutuklamalar…
Atakan BaşpehlivanGazeteci Türkiye’de gazetecilik yapmak, sadece mesleki anlamda değil, bireysel anlamda da ciddi bir dayanıklılık gerektiriyor. Dünya genelinde gazetecilik zaten zor bir meslek; ancak bizde eklenen siyasi baskılar, oto-sansür, ekonomik kaygılar ve hukuki tehditler bu zorlukları katbekat artırıyor. Gerçekleri yazma çabası zaman zaman hem mesleki hem de kişisel risklerle karşı karşıya kalmak anlamına geliyor. Oto-sansür, belki de Türkiye’deki gazetecilerin en büyük engeli. Basın mensupları olarak bir şeyi yayınlamadan önce acaba bir yaptırıma uğrar mıyız diye düşünüyorsunuz. Kısaca, gazeteci olarak kendi kelimelerinizden bile korkar hale gelebiliyorsunuz. Hukuki tehditler gazeteciler üzerinde kılıç gibi duruyor. Bazen bir haber yaptığınız için çok kolayca dava edilebiliyorsunuz. Meslek hayatım boyunca tanıklık ettiğim pek çok dava oldu; bazısı şişirilmiş iddialarla açıldı. Maalesef bu da gazetecilerin bağımsız haber yapma cesaretini kırıyor. Dayanışma çok önemli ve biz gazeteciler bu konuda elimizden geleni yapıyoruz. Bağımsız medya platformları, gazetecilerin seslerini duyurması için çok büyük bir alan yaratıyor. Türkiye’de gazetecilik zor ama bir o kadar da anlamlı. Topluma karşı olan sorumluluğunuz her şeyin ötesinde.Genel DeğerlendirmeGazetecilik mesleğini hak ettiği itibar ve onurla yapan, kalemine daima efendi kalan, doğru haber veren, adil gazeteciliği gözeten, nereden gelirse gelsin baskıya boyun eğmeyen, dürüst gazetecilerle toplumu aydınlatmaya ve mücadeleye devam...




