
Göcek Gazetesi muhabiri Buğra Kızılkara'nın röportajı;
B. Kızılkara: İzmir’de doğup, Muğla’da turizm okumuşsunuz. Turizm’den sonra sizi spora yönelten sebep nedir?
Tuğçe Cura: Spor hayatımda hiç olmayan bir dinamikti. Sporla tanışmaya beni iten şey kazadan sonra herkesin yaptığı şeyleri yapabilme arzusuydu aslında. Sağlıklı bir bireyken denemediğim sporu tekerlekli sandalyeyle yapmak istedim. Sadece Kendime meydan okuyarak sandalyeye mahkum kalmayacaktım çünkü. İnsanların beni nasıl gördüğü değil benim kendimi nasıl gördüğüm önemliydi ve ben kendime üzülmek yerine kendime bir aferin demek ve isteğim başarılı olamasam bile denemekten vazgeçmemekti.
“AMACIM EVİME GİDEN YOLU YAPTIRMAKTI”
B. Kızılkara: Belediye’de farkındalık yaratan bu süreci bize özetleyebilir misiniz?
Tuğçe Cura: Belediye de işe başlamam beklenmedik zamanda olmuştu kazadan çok kısa süre Başkanımız Mehmet Kocadon ve ekibiyle bir etkinlikte tanışmıştım. Amacım sadece evimizin yolunu düzelttirmekti. Ama beni kısa sürede kucaklayıp bir potansiyel yaratmak için adım attılar. Böylece ilk kez iş hayatına adım atmış oldum. Ar-Ge ekibiyle yapmak istediğim ilk projem Engelsiz bir Bodrum’du, erişebilir fiziksel çevre ve Engelsiz turizm fikriydi. Herkes benimle bir heyecanla çalışmalara ortak oldu. Çok iyi dostluklar kurduğum ve asla yetersiz görülmediğim, potansiyelimin değerlendirildiği bir ortamda çalıştım hem keyifli bir deneyimdi hem de benim içim cesaretlendirici.
“ENGELLİLİK KONUSUNDA DA FARKINDALIĞIMIZ YOK”
B. Kızılkara: Türkiye’deki 'Engelli Farkındalığı' konusunda ne düşünüyorsunuz?
Tuğçe Cura: Türkiye de birçok konuda olduğu gibi engellilik konusunda da farkındalığımız yok. Biz yardım etmeyi seven merhametli bir toplumumuz ama birbirimizin haklarına saygı duyup, hak gözetmeyi daha benimseyemedik. Yolda bir engelliye herkes yardımcı olur ama engelli park yerini de işgal eder, kaldırıma da park eder, merdivenden çıkmasına yardım ederler ama o merdiven yerine erişebilir bir yapı inşa etmezler. Farkındalık aslında burada başlıyor temel insan haklarından her bireyin insan onuruna yakışır şekilde faydalanması için birlikte hareket etmek. Çünkü bizim yardıma ihtiyacımızın olmasın sebebi, var olan haklarımızın gözetilmemesidir. Sağlığa, eğitime, sosyal hayata herkes gibi erişebildiğimiz zaman farkındalığı yüksek bir toplumuz diyebiliriz.”
“YOLUM UZUN BEN VARIM, BİZ VARIZ VE HERKES GİBİ YAŞAMAYA HAKKIMIZ VAR”
B. Kızılkara: İş ve özel hayatınızda en çok motive olduğunuz şeyler nelerdir?
Tuğçe Cura: Kendimi kimseden farklı ya da eksik görmedim . İhtiyacım olan tek şey aklımı ve kullanabildiğim kadar bedenimi kullanmaktı. Kendi sınırlarımı zorladım daima, daha iyi ne yapabilirim, daha fazla insana nasıl dokunabilirim oldu. Çünkü benim çıkardığım her ses sadece bana ait değildi. Birçok engellinin sesiydi onlarında görünürlüğü demekti. Kelebek etkisine inanıyorum, kanat çırpışlarım boşa olamazdı ki, olmadı da. Kimine cesaret verdim, kiminden daha çok şey öğrendim. Kimisine hayata başka bir pencereden bakmayı gösterdim. Kimisini empati duygusuyla tanıştırdım. Yolum uzun, ben varım, biz varız ve herkes gibi yaşamaya hakkımız var demekten yorulmayacağım.

B. Kızılkara: Buradan genç kardeşlerinize ve Engelleri aşmak için mücadele edenlere neler söylemek istersiniz?
Tuğçe Cura: Mücadeleniz önce kendinizle olsun. Kendinizle daha mutlu , daha faydalı nasıl olurum diye yarışın. Biliyorum topluma rağmen, çevresel koşullara rağmen, kendi varoluşsal sancılarımıza rağmen yola devam etmek zor. Yolun her adımı eşsiz bir tecrübe bizim için. Sizin her adımınız yola çıkmaya cesaret etmemiz başka bir engelli birey için itici güç olacaktır. Hayallerinizden vazgeçmeminiz çok kişiye güç olacaktır. Bu hayat bizim. Pes etme lüksümüz yok. Son nefesimize kadar pes etmeden, yorulmadan her nefesimizin hakkını vererek yaşamaktan vazgeçmeyelim. Bizler engelli değiliz bizler önümüze çoktan engellere rağmen yola çıkmaktan vazgeçmeyenleriz. Cesaretinizle , umudunuzla olmak istediğiniz renge bürünmekten vazgeçmeyin …