Önce Ekmekler Bozuldu…

Dr. Nurettin Demir drnurettindemir@gmail.com

 

Takvimler bugünkü gibi 1960 Ocak ayının ortalarındaydı. Fethiye 1957 depreminin yaralarını sarıyordu. Göcek köyünde, yabancı sermayeli Türk maden şirketi yanında Etibank Üçköprü Krom İşletmesi de yapılandırmasını tamamlamış, Toros dağlarından, başta Üçköprü ocakları olmak üzere birçok ocaktan çıkarılan krom maden taşları sahile taşımaya başlamıştı. Krom taşları tek tek ayıklanır, yıkanırdı. Limanda bekleyen şileplere mavnalar aracılığı ile langırt langırt sesleri arasında yüklenirdi. Bizde her gün şileplerin denize yakın bölümlerinde kırmızıya boyalı kısmında siyah çizgilerin suda kaybolmasını takip ederek ne kadar dolduğunu tahminde bulunurduk. Göcek koyunda  bazı aylar irili ufaklı 7-8 şilep olurdu. Gros kelimesinin ne anlama geldiğini bilmeden 18 gros tonmuş 25 gros tonmuş diye konuşurduk.

Daha 1960 ihtilali olmamıştı. Ben Göcek İlkokul 2. sınıf öğrencisiyim. Babam bize her gün olmasa da haftanın 2-3 günü göbek kısmı çıkarılmış delikli metal 2.5 kuruş (bugün sahaflardaki değeri 40 TL) harçlık verirdi. Öğlen tenefüsünde fırına gider harçlığımın yarısı ile mis gibi kokan beyaz ekmek alırdım. Tamah! Belki de o zamanlar zenginliğin göstergesiydi? Evlerimizde hep kepekli siyah ekmek yapılırdı. O beyaz ekmek bir tutkuydu. Fırının hemen karşısında köşe başında Osman bakkala gider geri kalan harçlığımız ile de helva alırdım. O helva dilimini özene bezene mis gibi kokan sıcak beyaz ekmeğin içine yerleştirir büyük bir iştahla yerdim.

Fırıncının kızı Jale sınıf arkadaşımızdı. O da akça pakça bir kızdı. Ona aşık olmuştum. Büyüyünce fırıncının kızı ile evleneceğim hep beyaz ekmek yiyeceğim diye hayal kurardım. Çocukluk işte. 

Gerek evlerimizde gerek fırınlardan aldığımız ekmekler de katkı maddesi olmazdı. Görüntü ve lezzetinin yanı sıra Anadolu kokardı. Hele tereyağ sürüpte bahçeye biber tarlasına koşuvermek çocukluk tatlarının unutulmazları arasında kaldı. O yıllarda daha GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizma) diye bir kelime piyasalarda yoktu.

Bugün fiyatı 7 lirayı bulan ekmekler çoğunlukla ithal GDO’lu ve gluteni yoğun buğdaylardan yapılıyor. Anadolu tarihinin derinliklerinden gelen siyes, karakılçık, kızıltan gibi gluteni az buğday üretimleri azalmış durumda. Bunun önüne nasıl geçilir? Dedelerimizden bize kalan gluteni az buğday çeşitlerinin üretimini arttıracak, teşvik edecek politikalar üretmeliyiz. Antalya ve İzmir Büyük Şehir Belediyeleri başta olmak üzere bazı belediyelerimiz gluteni az buğday üretimini arttırıcı çalışmalar yapıyorlar. Bunların sayıları arttırılmalıdır. Devlet politikası haline getirmeliyiz.

Birde katkılı, katkısız buğdaydan, ekmekten söz edilir. Aslolan katkılı ekmek değil GDO’suz ve gluteni azaltılmış buğdaydır. Yani üretimde, tarladaki buğday ile değirmenlerdeki unların özellikleri önemlidir. Gluteni yüksek un ve gıdalar yaş ortalaması yükselen toplumlar, insanlar için başta unutkanlık, bunama hatta Alzeimer hastalıklarının artması demektir.

İnsanlar daha çok fırınlardaki katkılı ekmeklere takılır. Katkılı ekmek dediğimizde durup düşünmemiz gerekir.!

Katkısız ekmek denildiğinde ne anlıyoruz? Uzman Gıda ve Endüstriyel Mikrobiyolog Ferudun Taşdelen bakın bu konuda ne diyor: “Katkısız ekmek demek; katkının fırın yerine değirmende konulması demek. 

Katkısız ekmek demek; çuval başına  2 gr. C vitamininin konulmaması demek.

Katkısız ekmek demek; yanık ve akrilamid içerme ihtimali olan ekmek demek.

Katkısız ekmek demek; çabuk bayatlayan ve çöpe giden ekmek demek. 

Katkısız ekmek demek;  özü protein olan doğal enzimlerinin konulmaması demek. 

Katkısız ekmek demek; fırıncının  daha fazla para ödeyerek, katkılı un alması demek. Dolayısıyla maliyet artması ve daha pahalı ekmek üretmek demek.

Katkısız ekmek demek; enerjiden, işçilikten zamandan zarar etmek demek.

Katkısız ekmek demek; zaten hızla azalan ormanlarımızı kesmek demek, çevreyi kirletmek demek. Katkısız ekmek değil sağlıklı bilimsel ölçülerde katkılı ama GDO’suz gluteni azaltılmış ekmek demek.”

İlaç içindeki katkı maddelerin dahi adları ve miktarları yazılıyorsa yediğimiz ekmeklerin içinde gluten miktarı, buğday çeşiti ve diğer katkı madde oranlarının da her ekmek poşetinde yer alması gerekir  diyorum. 

Hazır ekmek fiyatları artmışken ek israf ve tüketimini azaltsak daha sağlıklı bir vücut kazansak. Ne dersiniz?

Göcek
09.01.2023