Göcek Göçü, Yayla Yürüyüşü.2

Dr. Nurettin Demir drnurettindemir@gmail.com

Geçen hafta 22 Haziran’da başladığımız 19. Göcek Gürsu Pırnaz Yayla Yürüyüşü (Halk arasında, yüzyıllardır Göcek Yörük Göçü olarak söylenir, bilinir) ile ilgili ilk 2 günlük yürüyüşü yazdım. Günler mi çabuk geçiyor, dünya mı hızlı dönüyor bilmem... Gözümüzü kapatıp açıverdik 10 gün geçivermiş. Ama yürüyüşümüzün tadı hala ağzımızda. Ayaklarımız hissettiriyor. Müsaade ederseniz, ilk 2 günü bir özetleyeyim. İlk gün; Fethiye Göcek’ten başlayıp, Karacaören Kızıldere’de konaklamıştık. Görmediyseniz gitmediyseniz öncelikle gitmelisiniz bu güzel dereye. Şapka düşürten Boya, Çınar ve Günlük (Sığla) ağaçlarının arasından çıkan ve gürül gürül akan suyun başında konakladık. Hele o suyun soğukluğu, bülbüllerin şarkıları. İkinci gün; Dalaman ilçe sınırlarında kalan Çal Dağı eteklerindeki tarihi, belki de en eski yerleşim yerlerinden, Çöğmen (Likya döminin 25 yerleşim yerinden biri; Hippokome-At şehri) ve kiraz memleketi Darıyeri mahalleleriyle selamlaşarak Kızlanolukta soğuk suyun başında katmerli, börekli kahvaltımızı yaptık. Suyun başında yüzden fazla göçerle buluştuk. Akşama doğru Karanfilli Köy Meydanında Kadim Nazım Hikmet Çınar Ağacının dibinde konakladık. 

Üçüncü günü sabah yürüyüşe tarhana çorbası içerek başladık. Sakar yokuşunu çıktığımızda yürüyen göçer sayımız 33 idi. Bu etap epey zordu. Daha başlamadan göçerlerin sayısı üçte bire inivermişti. Şerif Şimşek hocamız gelemediğinden onun koro şefliğini Fizik Öğretmeni İsa Ön hoca aldı. Sabah jimnastiği Şerif hoca kadar olmasada epey başarılıydı. Tek sıra olarak tekrar yola çıktık. Köklüce’ye vardığımızda, hele Teke deresine inerken ben diyelim yüz siz deyin binlerce çiçek yol kenarlarına sıralanmış bizleri selamlıyorlardı. Hatta halı misali yürüyüş yollarını bile süslemişlerdi. Bazen fotoğrafçımız ve belgeselci Ali Karacan hocamızı beklemek zorunda kalıyorduk. Her gördüğü güzellikleri kayda geçirmeye çalışıyordu. Hatta bir ara “makinamda yer çok az kaldı” diye de yakınmıştı. 

Ağla’da tarihi mezarlıkta Fatiha okuduktan sonra mezar taşlarının fotoğraflarını çekerken hiçbir düzenleme, bilgilendirme tabelasına rastlayamadık. Denizli Büyükşehir Belediyesi’nin buraya el atması gerekir. Bu konuda orada yaşayanlar dedelerinin hatırı için yetkilileri uyarmalılar.

Ağla dörtyolda yön tabelası yıkılmış. Tabela yeniden dikilmeli. Taşlıca tarafına dönünce solda, yulaf tarlasının dibindeki ev sahibi bizi davet etti. Seka’dan emekli Ali Osman’ın ağabeyinin evinin bahçesine yörükler konuverdiler. Soluklanırken ev sahibi yörük anası hemen zeytin, turşu ve ekmek çıkardı. Ne muhteşem turşuydu. Eline sağlık yörük kızı. Kaya koruklu turşunun tadını kolay kolay unutmayacağız. Yörük konukseverliği bir başka güzel. Çaylarımızı yudumladıktan sonra ver elini Garkın yaylasına. Eşim Dr. Esen Hanıma, yeni diz operasyonu geçirdiği için zirveye çıkmamasını önerdim. Bizden ayrıldı. Diğer yörüklerle buluşmak üzere Çataloluk tarafına gittiler. İlk durağımız Taşlıcalı Çoban Mehmet Baş’ın koyun keçi ağılının başında soluklandık. Keçiler koyunlar koşarak suya geldiler. “Hayvancılık bitti üç beş davarım var. Onlarıda sattık mı tamam. Ama ben her geçen gün umudun büyüdüğüne inanıyorum” “… daha 17 yaşındayken İsmet Paşa Muğla’ya gelmişti. Ülkemin hali bugünlerden de kötüydü. Bizde mitinge kah yürüyerek kah atlarla gitmiştik. Paşa o ünlü fötr şapkası ile halkı selamlamıştı. Tarihi konuşmasından sonra büyük bir alkış almıştı. Ülkemiz ne badireler atlattı. Bugünleri de aşacağız.” Dağın başında bir yaşlı çobanımızın umut dolu sözleri bizleri çok mutlu etti.

Garkın (Karkın) yaylasının kervan yolunda düşe kalka ine çıka karların olduğu yere geliverdik. İsa hoca, Rasih Dikici ve Cin terzi Necdet Cin’in çuvallara doldurdukları karlar ile kar pekmezi yapıp yorgunluk giderdik. 

2000 metreyi aşan Garkın yaylasının mor mor açan kekikleri arasında tarihin en ünlü gezginlerini düşündüm. Çinli Budist Xuazang, Marko Polo, Colombus, Evliya Çelebi, Kaptan James Cook ilk gezginlerden. İbn Batuta 44 ülke 120 bin km yürümüş, gezmiş. Bu kervan yolundan nice göçerler, onlarca develerle bu dağları aşmışlar, geçmişler. İnsanoğlu bugünlere ne zorluklarla ne mücadelelerle gelmiş.

Gürsu Kiraz bahçesine çadırlarımızı kurduktan sonra göçerler birbirlerine nisbet yaparcasına elleriyle değil ağızlarıyla dalından kiraz yediler. 

Akşam sofralar kurulurken Hasan Şahdemir ve Köyceğiz’li bir grup dost doğasever son gün yürüyüşüne katılmak için Gürsu’ya gelmişler. Fethiye Belediye Başkanı Alim Karaca ve eşleri Çiğdem Hanım da bize

katıldılar. Bu yürüyüşü adına düzenlediğimiz Muammer Avcar’nın eşi Şükriye Avcar’a teşekkür belgesini verirken “Pırnaz’dan bir yörük çocuğu Milletvekili, Kumluovadan Alim Karaca Belediye başkanı olabilmişse bu Cumhuriyetin ve Atatürk’ün sağladığı olanaklar, eğitimde fırsat eşitliği sayesinde olmuştur. Cumhuriyetimizin kıymetini bilelim ona dört elle sarılalım” dedi ve katılanlara teşekkür etti.

Son gün, Gürsu mahallesinin içinden yürüyerek geçerken sayımız epey kalabalıktı. Gürsulular yol kenarlarına, bahçelerine çıkıp bize “Hoş geldiniz. Seneye yine bekleriz. İyi yolculuklar.” temennilerinde bulunuyorlardı. Dalaman eski Belediye Başkanı Muhammet Şaşmaz’a selam verip erik ve elma ağaçları arasından Pırnaz (Elmalıyurt) mahallesine doğru şarkılar türkülerle yürüdük. İsmet Dim malikanesinden ve bahçesinden geçerek yüzyıllardır akan Salaba suyunun üzerindeki ardıç ağaçları altında final için konakladık. Pırnaz Muhtarı İbrahim (İprahim) Ertüzün, bölge jandarma komutanı, ekibi ve yürüyüşü tamamlamanın mutluluğu gözlerinden okunan göçerler yemeklerini yedikten sonra Teke yöresinin türkülerini söyleyerek eğlendik oynadık. Aydın Taşkın ve Göcek Yörük Obası bir başka hava kattı finale. Fethiye Belediyesi’nin hazırladığı teşekkür belgeleri de verildikten sonra 20. Yörük Yürüyüşünde (Göcek Göçünde) buluşmak dileğiyle vedalaştık. Başta Fethiye Belediye Başkanlığı başta olmak üzere, emeği geçenlere içten teşekkürler.

Göcek
04.07.2022