Çamur Osman

Dr. Nurettin Demir drnurettindemir@gmail.com

 Çamur Osman
İnsanlar doğarlar, büyürler, koşarlar, coşarlar; yaşarlar. Gün gelir sessiz sedasız göçerler, giderler. Çamur Osman, Göcek’te doğmuş, büyümüş, evlenmiş, çoluk çocuğa karışmış, altmışlı yaşlarında, pandeminin de getirdiği sessizlik içinde veda bile edemeden, ayrılıp gitmiş. Ben de çok geç haberdar olanlardanım. Herkese koşan, yardımsever, dost canlısı, sevecen, yaşamayı seven hoş, güzel bir yörük çocuğuydu. Şubat 2021’de “biraz rahatsızım” diyerek gittiği Fethiye Devlet Hastanesi’nden öldü haberi gelmiş. Eşi, “Anlayamadık, birden oldu, sormaya bile vakit kalmadı. Öldü haberi geldi.” dedikten sonra gözleri dolarak ekledi; “Mezara gidişi de hastaneye gidişi gibi oldu. Sessiz sedasız. Hâlâ anlamış değilim...”
2002 yılında başlattığımız, Göcek-Gürsu-Pırnaz Yayla yürüyüşümüzün yıllarca en önde gelen destekçisi, emekçisiydi. Yürüyüşü ilk başlatan Dr. Esen Demir, Sema Kaynar, Bülent Kaynar, İsmet Dim ve bendenizden sonra en önde gelen Göçer’lerden biriydi. Her Haziran ayını dört gözle bekler, Toroslardaki yayla yürüyüşümüze coşku ve heyecanla katılırdı. Göçerlerin, her işine koşar, konaklama yerlerini hazırlar; ilk yıllar elimiz ayağımızdı. Kardeşim Cavit Demir’in taktığı “Çamur Osman” lakabını benimsemişti. Bu takma ismini de Bektaşi misali büyük bir hoşgörüyle taşırdı. Ve tüm Göcek halkı onu, Osman Akboyun olarak değil “Çamur Osman” olarak bilirdi.
Yavuz Sultan Selim döneminde, bugünlere benzer ekonomik sorunlara neden olan Viyana Seferi başarısızlığı sonrası, Yörükler birçok verginin yanı sıra, baskılara da maruz kalmış, bunun sonucu Toroslara çekilmişlerdir. Karaman’dan yaklaşık 400 yıl önce gelen Yörük Dedelerimiz, kışın seyile (Sahillere), yazın yaylalara taşınırlarmış. Benim de çocukluğumda, davarların peşinde 5- 6 günde gittiğimiz yayla yolculuğunun benzerini 18 yıldır Göcek’ten başlayıp, Muğla Fethiye’nin ve Dalaman’ın Gökçeovacık, Karacaören, Çöğmen, Nif (Arpacık), Karanfilli’sine uğrayıp konaklayarak, geleneği ve yörük kültürünü yaşatmaya ve gelecek nesillere taşımaya çalışıyoruz. Denizli’nin Çameli ilçesinin Taşçılar köyünde (şimdilerde mahalle) soluklanıp Gürsu’ya ulaşıyoruz. Kirazlı bahçelerde yorgunluk atıp, Burdur Gölhisar ilçesinin Elmalıyurt (Pırnaz) köyünün, Göcekiçi mezrasının Salaba pınarının başında yürüyüşümüzü tamamlıyoruz. Yürüyüşümüz yaklaşık 80-90 km ve 3-4 günde tamamlanıyor. Bu sene pandemi yasakları nedeniyle 3 günde tamamladık.
Yürüyüşümüzün ilk yılından bugüne dek gerek yurtdışından gerek yurtiçinden yüzlerce doğasever ve yörük yayla yürüyüşümüze katıldı, destek verdi. Geçen ay kaybettiğimiz, Göcek Gazetesi köşe yazarlarından Süha Öncü de birkaç yürüyüşümüze katılmış destek vermişti. 18. Göcek-Gürsu-Pırnaz yayla yürüyüşünü, Çamur Osman ve Süha Öncü adına düzenledik, yollarda anılarını yaşattık.
Çamur Osman ile ilgili iki güzel anı ile yazımı tamamlamak isterim. Yine bir yayla yürüyüşünde, İstanbul’dan katılan bir kadın doğasever bir gün bir yardım ister. Çamur Osman diyemez: “Lütfen Kirli Bey, benim de çadırımı kurmama yardım edermisiniz?” Rahmetli Osman’da; “Benim adım kirli değil, Çamur Osman” hiç çekinmeden bana böyle seslenebilirsin demişti.

 Her konakladığımız yerde sazını eline alan Şerif Şimşek konserlerini tamamlarken Çamur Osman, “Bi dakka Hocam, benim parçamı unutma” der. “Al beni götür beni” türküsünü söyletir, kendine has bir oyun sitileyle oynardı.
Sözlerini Hilmi Şahbahlı’nın yazdığı türküden iki kıta:
“Gurbetin tadı kaçtı / Al beni götür beni / Sinemde yara açtı / Al beni götür beni.
Al beni al beni al beni götür götür beni / Al beni götür beni sılama yetir beni Ben nerde köyüm nerde / Sağlamdım düştüm derde /
Ölürsem koyma burda / Al beni götür beni...”
Dr Nurettin Demir Göcek
28.06.2021