Vekillikten Öte… Haluk Pekşen

Dr. Nurettin Demir drnurettindemir@gmail.com

Vekillikten öte… Haluk  Pekşen

 

Hani derler ya bir konuda kendini yetiştir, geliştir. Ama bazı insanlar vardır çok yönlüdür. Pek çok alanda yetenekli beceriklidir. Aslında çok yönlü olmak hem zor hem de her baba yiğidinin harcı değildir. Gel gör ki öyle insanlar da vardır ki neye dokunsa neyle uğraşsa o konularda uzmanlaşır yetkinleşir. Zülfü Livaneli böyle bir değerdir. Bir çok alanda başarılı bir sanatçımızdır. Yine böyle çok yönlü, sizin de bildiğiniz duyduğunuz bir değerimizi paylaşacağım. Havacılıktan tutun da Bodrum'daki cennet koyunun işgaline karşı gösterdiği tepkilere varıncaya dek haksızlıklara karşı duran. Hukuksal sorunlara özenle yaklaşan ve engin birikimi ve pratik zekasıyla onlara yaklaşan, çözebilen tam bir görev adamıydı. Çevre konusunda, hele ekonomik sorunların çözümlerinde kendini dinletir, izletirdi. Uluslararası birçok konudan, mülteci konularına dek pek çok alanda engin birikimi ve deneyimiyle gerçek bir aydındı. Son yıllarda Cumhuriyetimizin yetiştirdiği örnek bir yurttaş, Atatürkçü bir değerimizdi. Trabzon horonu ritimleri kadar kıvrak, karadeniz dalgaları gibi sert ama bir o kadar da sevecen bir Karadenizliydi. 

Ön seçimden başarıyla birinci sıraya gelerek 25 ve 26 dönem Trabzon Milletvekili oldu. Avukat Haluk Pekşen. Tam bir Karadenizli uşağıydı. Aynı dönemlerde, aynı Meclis çatısı altında olmaktan büyük onur duyduğum arkadaşlarımdan biriydi. Ölümünü sosyal medyadan okuyunca dizlerimin bağı çözüldü. Oturdum kaldım. En verimli çağında olmaz olamaz diyordum.  Daha altmışındaydı. Bir film şeridi gibi Meclis günlerine gittim. Kıpır kıpırdı. Komisyonlara, genel kurullara katılır,  özellikle ulaştırma, hukuk ve ekonomi alanlarında görüş ve düşüncelerini kendine özgü konuşma tarzı ile anlatırdı. Mustafa Kemal’in İzmir İktisat kongresinde ortaya koyduğu ve ülkemizi kısa sürede kalkındıran, ağır borç yükünden kurtaran Atatürkçü karma ekonomisinin yılmaz savunucusuydu.

Açık yüreklilikle söylemek gerekirse, havacılık konusunda da engin bir bilgi birikimi vardı. Uçaklar ile ilgili uluslararası ve yerli işbirlikçilerinin havacılığımız üzerinde oynadıkları oyunları kürsülerde, televizyon ekranlarında bitmeyen bir enerji ile anlatırdı. 

Hani saymaya kalkışsam sayfam yetmez, çok sayıda sivil toplum kuruluşu üyesi, yöneticisi, destekçisiydi.

İtiraf etmek gerekirse ben dahil diğer Muğla Milletvekilleri kadar hatta daha fazlasıyla Muğla sevdalısıydı. Özellikle Muğla denizlerinin, kıyılarının ve doğamızın korunması konusunda en az iyi bir çevrecí kadar mücadele veriyordu. 

Entellektüel kişiliği ayrı bir değerdi. Sanata, sanatçılara, kültürümüze özel bir önem ve değer verirdi. Hayvanseverlik ve onların haklarının korunması konusunda her zaman ön saflarda yer alırdı. Özellikle kedisi ile arasında ayrı bir sevgi ve bağlılık olduğunu anlatırdı. Karadeniz bölge sorunları ve insanların dertleriyle yakından ilgilenirdi. Fındık ve çay üreticilerinin emperyalist ve tekelci çıkarcıların nasıl sömürdüklerini tek tek anlatırdı. Dinleyen yorulur o anlatmaktan yorulmazdı. 

Partiiçi demokrasinin yılmaz savunucusuydu. Demokrasi aşığıydı. 

Kitaplar yazdı, “Bir ülke geleceğini arıyor” okuduklarım arasında ayrı bir lezzetti.

Bu kadar donanımlı bu kadar birikimli yurtsever bir aydınımızı maalesef ve çok üzülerek söylemeliyim ki bir balık kılçığının marifetiyle kaybettik. Bir hekim olarak, bir hoca olarak söylemem gerekirse tıp tepti. Son 20 yılda mantar misali yapılan, fabrikasyon doktor yetiştiren tıp eğitimimizin ciddi gözden geçirilmesi gerekiyor. Genelde olduğu gibi tıp eğitimine de yeterli önem vermeyen, daha çok betona önem veren sistemin büyük sorumluluğu var. Hele tıp eğitiminde kalite ayaklar altında dolaşmaktadır. Sadece makinelere bırakılan bir eğitim sistemi. Sadece Şehir Hastaneleri deyip Tip Fakültelerinin içini boşaltan, gelişmesini göz ardı eden, yalnızlaştıran, her alanda yetersiz duruma getirilen bir eğitim sistemi. Türkiye’de 5 yıldızlı oteller misali hastaneler kadar tıp eğitimine onların yarısı kadar değer ve destek verilseydi bugün Haluk Pekşen kardeşimiz yaşıyor olabilirdi. Bu ülkenin sağlığından sorumlu olan Sağlık Bakanı başta olmak üzere tıp eğitiminden sorumlu olanların öncelikle tıp eğitim sistemini tekrar tekrar gözden geçirmelidir.

Milletvekilliğinden öte adam gibi adam Haluk Pekşen’e rahmet diliyorum. Ailesine, dostlarına sabırlar diliyorum. Anılarımızda çalışkan, üretken, mücadeleci ve iyi bir yurtsever olarak hep yaşayacak. 

Göcek

03.10.2022