Nutuk

Dr. Nurettin Demir drnurettindemir@gmail.com

 

24 Kasım sabah saatleri, yardımcım Savaş Doğaner ile Fethiye Kaya köyüne doğru Dacia Duster arabam ile gidiyoruz. Fethiye Çarşı Yolu Caddesinden Kaya Caddesine doğru tırmanırken yolun ortasında bir Likya mezarı var. Yanından geçerken çocukluğumu anımsadım. Göcek İlkokulu 4. Sınıf öğrencisiyim. Baş öğretmenimiz Süreyya Sarı bu mezarın başına getirip, bize uzun uzun Likyalıları anlatmıştı. O günün zor koşullarında öğretmenlerimiz bizim değerlerimize götürür yerinde eğitimimize katkı sağlarlardı. Şimdilerde yapılıyor mu? Yanlış hatırlamıyorsam aynı gün Akıncı ilkokuluna uğramış yeni arkadaşlar ile tanımıştık. Akıncı ilkokulu aynı isimle ve ilkokul olarak devam ediyor mu? Çünkü son yirmi yılda Türkiye’de okadar okul adı ve statüsü değiştirildi ki sadece okullara baktığımızda farklı bir ülkeye gelmiş duygusu yaşayıyoruz.

Muğla Büyükşehir Belediyesinin yakın zamanlarda tamamladığı sıcak asfalt yolu aşıp tarihi Karakeçililer mahallesini geçtik. Kaya köyünün ünlü meydanında kuyu başına geldik. Üzerinde güvercin olan Çınar ağacını sorarak ilkokul öğretmenim Ayşe Bayındır Gürbüz’ün evinin bahçe kapısına geliverdik. Bizi biri küçük diğeri büyük iki köpek karşıladı. Koklayarak, etrafımızda dolaşarak tanıştıktan sonra onlar sokağa çıktılar ve evden uzaklaştılar. Bahçe toparlanmış, kış uykusuna hazırlanmış. nar ağacının üzerindeki son narlardan bir tane aldım. Ne kadar tatlı nar. Narlar ne kadar beklese de ekşiliğini tam olarak kaybetmez  Derken havuz tarafındaki kapıdan çıktı geldi benim sevgili öğretmenim. Yıllar onu hiç eskitememiş. Benim ilkokul 5.sınıf öğretmenim. Bugün öğretmenler günü. Elini öptüm Kasımpatlardan oluşan buketimi vererek fotoğraflar çektirdik. Salona geçtik. Kekler kahvaltılar hazırlamış. Sohbetleri derinleştirdik. Özellikle 1963-1964 yıllarına yoğunlaştık. 1962 yılında İzmir Kızılçulha Yatılı Kızöğretmen okulunu bitirdikten sonra ilk Dalaman Şerefler İlkokuluna daha sonra Göcek ilkokuluna gelmişti. Göcek ilkokul bahçesinde teneffüste ( ders araları) seksek oynardık. Sınıfın başarılı öğrencilerindendim. Ancak ogünlerde bana “ … bir türkü öğrenmeden, söylemeden müzik dersinden geçirmem demişti. ”Ben günlerce uğraşıp ‘tren gelir hoş gelir ley şey leylim…’i ezberleyip söylemiştim’ Kendisine o günleri hatırlattığımda “… demek ki senin eksik yanını görmüşüm ki, tamamlaman için ısrar etmişim” dedi. İşte öğretmen dediğin öyle olmalı. Hala bir türküyü sonuna kadar hatırlayıp mırıldandığım tek türküdür.

Salon boydan boya kitaplarla dolu. Kaya köyünde bir kütüphane derseniz Canbolat Gürbüz Ayşen Gürbüz kütüphanesi diyebiliriz. Kayınvalidesinin okuduğu ve o ğünlerden bugüne koruduğu kitapları gösterdi.

Ayrılık zamanı gelince şöminenin üzerinde rahmetli eşi Canbolat Gürbüz ile çekilmiş fotoğraflar yanında Atatürk’ün portre ve O ünlü köpeği Foks ile çekilmiş fotoğrafların önünde anı fotoğrafları çektirdik. 

Tam ayrılacağım zaman “Nurettin sana çok seveceğin bir kitap hediye edeceğim dedi” yüzlerce kitabının bulunduğu Kütüphanesinden Siyah kalın bir kitap getirdi. Nutuk. Muhteşem. Altın varaklı. Özenle hazırlanmış. İlk orijinal hali ile Arapça olarak yazılmış kısımları da olan Nutuk.  Çok sevindim.

Bugünlerde İzmir Büyükşehir Belediye Başkanına Tunç Soyer için Nutuk’ta da geçen Vahdettin ile ilgili sözleri ile ilgili soruşturma açtılar. Nutuk önemli. Bir kelimesi dahi değiştirilemez. 

Yazımı Emre Kongar’ın Cumhuriyet Gazetesinde 22 Nisan 2021 tarihinde yayınlanan yazısından bir bölümünü alarak bitirmek istiyorum.

… Vahdettin Bir İngiliz Savaş Gemisiyle İstanbul’dan Kaçıyor…

17 Kasım 1922 tarihli resmi bir telgrafın ilk cümlesi şu idi: “Vahdettin Efendi bu gece saraydan kaybolmuştur.”Bu telgrafın daha bir iki cümlesini 18 Kasım 1922 gününe ait Meclis tutanaklarından okumuşsunuzdur. Fakat telgrafın aslında, kayboluşun kimlerin aracılığıyla olduğu ihtimalinden ve kutsal emanetlerin nasıl korunduğundan ve başka konulardan söz eden bir alt tarafı da vardır.

Aynı günkü tutanakta okunmuş olan bir mektubun kopyasıyla, ona ekli -ajanslarla yayımlanmış- bir bildiri kopyasını da tekrar okuyalım:

Mektup Kopyası “Bir kopyasını eklediğim resmi bildiride söylendiği gibi, Zatı Şahane kendisini İngiltere’nin koruması altına koyarak bir İngiliz savaş gemisiyle İstanbul’dan ayrılmıştır. 17 Kasım 1922 İmza: Harrington” 

Sanırım Vahdettin İngiliz Savaş gemisiyle turistik tatile çıkmamıştır

Öğretmenim beni bahçe kapısından uğurlarken, ufaklık sokaktan dönüyordu. Çamurlu sularda girip çıkarken kar beyazı rengi toprak rengine dönmüştü. Sevgili öğretmenime ve Cumhuriyet öğretmenlerine selam olsun iyiki bizleri aydınlatmışsınız. Sağolun varolun.

27.11.2023
Göcek