Dalaman Seka ve Ahmet Alptekin

Günür Karaağaç gunurkaraagac36@gmail.com

UNUTULMASIN DİYE
Ferhat Beslek’in “UNUTULMASIN DİYE” adlı kitabının çalışmaları sürerken konuya SEKA eski idari müdürlerinden Ahmet Alptekin de dâhil oldu. Çünkü Ferhat Beslek’in yaşamının önemli bölümünü SEKA hikâyeleri oluşturdu. Bir hayat kitaplaşırken biyografisi yazılan kişinin uğraşları yaşamının önemli bir bölümünü oluşturur. Bu nedenle Ege’de Güney’in Sesi gazetesinde ki “Çevreden” Köşe Yazımda Ahmet Alptekin konuğumuz oldu. Bu yazı dizisini hazırlayarak Dalaman SEKA’nın geçmişine bir ışık tuttu. Bu duyarlılığından dolayı kendisine teşekkür ederim.

Ahmet Alptekin
SEKA eski İdari Müdürü
SEKA
SEKA, Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları Genel Müdürlüğünün kısaltılmış adıdır. SEKA, sermayesinin tamamı kamuya ait, Cumhuriyet tarihimizin öncü dev sanayi kuruluşlarından biridir.
M. Ali Efendi 1899 yılında İstanbul'da doğmuş, başarılı bir öğrencilik hayatından sonra 1922 de İstanbul Üniversitesinden kimya mühendisi olarak mezun olmuştur. İdeali bir kaç amatör atölyeden başka yerde üretilmeyen, dolayısıyla hep ithal edilen kâğıdı Türkiye'de imal edecek fabrikayı kurmaktır. Bunun için önce Almanya'ya sonra da Fransa'ya gitmiştir. Fransa'da Grenoble'da bir fabrikada çalışmış, aynı zamanda Grenoble Üniversitesi kâğıtçılık enstitüsüne devam etmiştir. Enstitüyü derece ile bitirince, kendisine Dünyanın çeşitli yerlerinden cazip iş teklifleri almışsa da o hiç birisini kabul etmemiş ve yurda dönmüştür. İstanbul'da bir gazete aracılığı ile kâğıt ithalatından vazgeçilerek, bunun yurt içinde imal edilmesi yönünde kampanya başlatmıştır. Kampanyanın sesi Ankara'da Cumhurbaşkanı Gazi Kemal’e kadar ulaşmıştır. Yıl 1933 dür. Gazi, M.Ali efendiyi Çankaya'ya davet etmiştir. Yemekli davete Başbakan İsmet Paşa, sanayi ve ticaret bakanı Celal Bayar da çağrılmıştır. Toplantıda M Ali Efendi kâğıt fabrikasının kurulmasının çok zor olmadığını, ülke kalkınması için bunun şart olduğunu, Fransa'da ve Almanya'daki örnekleri anlatarak fabrikayı kurmaya izin verilmesini ısrarla istemiştir. Sabahın ilk ışıklarına kadar süren toplantıdan sonra, İsmet Paşanın "yeterli paramız yok" diye gönülsüzlüğüne rağmen, Sümerbank Genel Müdürlüğü bünyesinde bir birim oluşturularak, fabrikanın kurulması kararı çıkmıştır. Kâğıt fabrikalarının çok su kullandığı dikkate alınarak, fabrikanın İzmit’te kurulması kararlaştırılmış, M Ali Efendi de bu fabrikaya ilk müdür atanmıştır. Fabrikanın temeli 1934 yılında Başbakan İsmet Paşa tarafından atılmıştır. Hummalı bir çalışmadan sonra fabrikadan ilk yerli kâğıt 1936 yılında alınabilmiştir. M Ali Efendi ilk kâğıttan bir kaç paket alarak Ankara'ya gitmiş ve kâğıtları Gazi Paşaya arz etmiştir. Atatürk paketleri alınca çok sevinmiş ve M Ali Efendiyi "kağıdını kendi yapmayan ulusların kültürleri asla gelişemez" sözleri ile kutlamış, M Ali Efendiye Kâğıtçı soyadını verdiğini söylemiştir. İleriki yıllarda yine İzmit'te ikinci bir fabrika daha kurulmuş, böylece kâğıdın yurt dışından ithalatına gerek kalmamıştır.
1960’lara gelindiğinde hükümet kamu kaynaklarının en faydalı nasıl kullanılacağına dair araştırma ve planlama yapmak üzere başbakanlığa bağlı Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığını kurmuştur. Müsteşarlık ikinci 5 yıllık kalkınma planı çerçevesinde yurtta 4 kâğıt fabrikası daha kurulmasını hükümete tavsiye etmiştir.
Hükümet, bu fabrikaların ikisini gazete kâğıdı üretmek üzere Giresun/Aksu'ya ve Balıkesir'e, birini çimento torna kâğıdı üretmek üzere Zonguldak/Çaycuma'ya, sonuncusunun da yazı tabı kâğıdı üretmek üzere Dalaman'a kurulmasına karar vermiştir.
Sümerbank'tan ayrılarak yeni bir genel müdürlük olan Seka Genel Müdürlüğü yönetim kurulu, 18.5.1967 gün ve 235 sayılı kararı ile Seka Dalaman müessesesinin kuruluşunu onaylamış, Muğla ticaret siciline 29.7.1967 kaydedilerek hükmi şahsiyetine kavuşmuştur. Müessesenin temeli 23.6.1967 de Başbakan S. Demirel ve eşi tarafından atılmıştır.
Dalaman o tarihlerde Köyceğiz ilçesine bağlı, dağınık çit ve kerpiç yapılardan oluşmuş çok az nüfuslu bir köy idi. Yerli halk yazları yaylalarda kışları sahilde tarım ve hayvancılıkla geçinen, içine kapanık bir topluluk idi.
Temelin atılması ile birlikte önce fabrika binaları ile çalışacakların ikameti için lojmanların inşaatına başlanmış, Dalaman çevre il ve ilçelerden binlerce kışının istilasına uğramıştır. Bu insan kalabalığı Dalaman'ın ekonomisini adeta hoplatmıştır.
Binaların bitimi ile birlikte fabrikanın makine ve teçhizatı deniz yolu ile Göcek iskelesine oradan da Dalaman sahasına getirilmiştir. Bazı makinelerin boyutları ve ağırlıkları o zamanki kara yoluna uygun olmadığından, normal trafik durdurularak nakil sağlanabilmiştir.
Makina ve teçhizatın gelişini müteakip, imalatçı firmalarla yapılan sözleşmeler gereği Dalaman'a 50 den fazla Alman, İtalyan ve başka ülkelerden yabancı mühendis ve teknisyen gelmiştir. Bu yabancıların gelişiyle birlikte Seka yönetimi ileride fabrikayı çalıştıracak yerli teknik ve idari personele de işbaşı yaptırmıştır.
Tüm gelen personel gelirken kültürlerini de beraberlerinde getirmişlerdir. Boş zamanlarını değerlendirme, yeme içme ve eğlenme alışkanlıklarını da unutmamışlardır. Bütün bunlar yerli Dalaman halkını değiştirip geliştirmiş adeta yaşam kalitesini iyice yükseltmiştir.
Dalaman fabrikası 144 bin m2'i Orman Bakanlığından kiralama, 1387 bin m2'si tapulu olmak üzere toplam 1531 bin m2 üzerine kurulmuştur. Sosyal tesislerin büyük bölümü orman arazisi üzerinedir. Ormandan kiralanan taşınmazın yaklaşın 21 bin m2'si Göcek tesislerindedir.
Sosyal tesislerde 8'i özel döşenmiş 18 odalı bir otel, aynı anda 400 kişiye hizmet verecek lokanta, 250 koltuk kapasiteli sinema salonu, 20 m2 den 160 m2 ye kadar değişen villa ve apartman tipi toplam 230 lojman bulunmaktadır.
Fabrikanın özelleştirilmeden önceki kurulu kapasitesi şöyledir:
+Kâğıt makinesi 35000 ton/yıl
+Karton makinesi 40000 ton/ yıl
+selüloz makinesi 70000 ton/ yıl
+viskoz fabrikası 12000 ton/yıl
+Kuşe tesisi 45000 ton/yıl
+Klor alkali tesisi 121000 ton/yıl muhtelif kimyasal
+türbin dairesi tüm fabrikanın tükettiği elektrik enerjisinin %43ünü üretir
+atık su tesisi günlük 108 bin m3 olan atık su arıtılarak, kapalı borularla
   Denize 500 m açığa ve 30 m derine verilmektedir.
SEKA Dalaman fabrikası, kendi kimyasallarını da kendisi üretmesi dikkate alındığında, sadece Türkiye'nin değil balkanların ve orta doğunun en büyük entegre tesisidir.
Kâğıt ve basım (matbaa) teknolojileri dünyada çok hızlı gelişip değişmiştir. Seka ne yazık ki bu değişime ayak uyduramamış, bu sebeple bütçelerini hep zararla kapatmak mecburiyetinde kalmıştır. 1960’larda bir matbaa saatte 10 bin adet nüsha basarken 1980’lerde bu sayı 100 bine çıkmıştır. SEKA’nın kâğıdı bu sürate dayanamayıp yırtıldığından SEKA’nın müşterisi azalmış, pazarlama sorunları yaşanmış, üretilen kâğıt maliyetinin altında satılır olmuştur. Zararın en önemli sebebi budur.
SEKA yönetimleri tesislerinin modernizasyonları ve yenileme projeleri hazırlayıp hükümetten yatırım izni istenmişse de hükümetten hep ret cevabı alınmıştır. Bu durumda zarar kaçınılmaz olmuştur.
Bütün bunlara rağmen SEKA Dalaman Müessesi, diğer müesseselerin aksine yöneticisiyle işçisiyle şahane bir gayret ile 1995, 1996 ve 1997 yıllarına bütçesini kar ile kapatmış, üç yıl Ege Bölgesinde en yüksek kurumlar vergisi ödendiğinden Ege Bölge sanayi odasınca plaket ile ödüllendirilmiştir.
1998'e gelindiğinde yurttaki tüm SEKA’lar özelleştirme kapsamına alınmıştır. Müesseselerin yapısı değiştirilmiş, anonim şirkete dönüştürülmüştür.
Genel müdürlüğün talimatı ile müesseselerde birer değer tespit komisyonları kurulmuştur. Komisyona 2 amortisman formülü verilmiştir. SEKA Dalaman komisyonu, fabrika satılırsa bir formüle göre 350 milyon dolar, diğer formüle göre 500 milyon dolar değer bulunmuş ve bu rakamlar Genel Müdürlüğe verilmiştir.
Özelleştirme idaresi ihaleye çıkmış, istekli firmalar Dalamana gelmeye başlamışlardır. Firmaların en merak ettikleri şey, değer tespit çalışmasının sonucu çıkan rakam olmuştur.
Ancak Dalaman Fabrikasının 40 milyon dolara satıldığı haberi, SEKA’lıları yıkmıştır.
Fabrikayı satın alan firma sadece kâğıt makinesi ile eski kâğıt makinesini çalıştırmış, diğer makine ve tesis çürümeye terk edilmiştir. Firma sosyal tesisleri de tamamen çürümeye terk etmiştir.
Hâlbuki SEKA Dalaman tesisleri zaman zaman 3000 kişiye çıkan aylık çalışanı ile günlük ortalama 200 kamyonun dolu/boş giriş çıkış yaptığı, üç vardiya de, vardiya değişiminin bir bayrama bir festivale dönüştüğü hissini veren şahane bir sanayi kuruluşu idi.
Göcek tesisleri özelleştirme kapsamı dışında tutulmuş, tesisler Dalamanı satın alan firmaya kiralanmıştır. Ancak basında çıkan haberlere göre firma kira ödemelerini yapmamış, konu yargıda imiş. Özelleştirme idaresi resmi kara yolu olmayan tesisleri yolsuz olarak ihaleye çıkarmış, tesis 42 milyon liraya bir firmaya satılmıştır. Sonradan orman bakanlığına ait mevcut karayolunu da kullanabileceği firmaya bildirmiştir. Karayolunun kullanılabileceği ihale öncesi bildirilse idi iskele daha yüksek fiyata satılırdı iddiası ile konu tekrar yargıya taşınmıştır.
Son olarak SEKA Dalaman görerek yaşanarak öğretim yapan bir okul idi. 80'i mühendis, 50 si üniversite mezunu çalışanıyla, şahane dostluklar kurulmuş, unutulmayacak bir sanayi devi idi. Bugün işçisinden yöneticisine hangi SEKA’lıya rastlarsanız, SEKA kelimesini duyar duymaz duygulanacak, ısrar ederseniz hatıralarını ağlayarak anlatacaktır...