Neyin Bayramı?

Aydan Tuncayengin aydan.tuncayengin@gocekgazete.com

Neyin Bayramı?

“Nerde o eski bayramlar?” diye başlayalım…
Bayram dendiği zaman mutlu ve uzaklarda kalan çocukluğumun hüznü sarıyor beni… Bayramlar çocukluğumu anımsatır bana. Bayramın gelişi tatlı bir telaşla günler öncesinden başlar, evlerde bayram temizlikleri yapılır, halılardan perdelere her şey yıkanır, bayramda mis gibi koksun diye bütün ev havalandırılırdı. Bayramlık kıyafetlerim dikilmeye başlandığında “ne zaman bitecek” diye başlarında heyecanla beklerdim. Anneannem, ninem, teyzelerim, annem evin içindeki mutluluğun, yaratıcılarıydılar. Kimi dikiş diker, kimi de mutfakta bayram tatlımız kalburabastıyı yapardı. Mendillerin kenarları oya gibi işlenir, bayram harçlıklarımız için hazırlanırdı. Hayatın telaşıyla henüz tanışmamıştım, ev geçindirme ve sorumluluk nedir bilmiyordum. O zamanlar biz çocuklara düşen mutlu olmaktı sanırım! Her çocuk için bu şans yokmuş, sonradan öğrendim.

Sabah erkenden kalkmak, özenle giyinip, birbirimizle bayramlaşmak önceliğimizdi. Evin büyüklerinin eli öpülür, oyalı mendillerin arasında bayram harçlıklarımızı alırdık. Komşuları, akrabaları ziyarete gider, görüşmediğimiz insanlar varsa bayram nedeniyle kırgınlıkları unutup bir araya gelirdik. Küslük bilmezdi büyüklerimiz!

Bayramlarda bazen şehir dışındaki akrabalarımıza da giderdik. Sofralar kurulur, özlem tadında sohbetler yapılırdı.

“Hayat öyle bir han ki, Acı içinde hancı” şarkısının dizeleri gibi bizi de anlamını yitirmiş zamanlara teslim etti.

Bunlara rağmen dostluk, mutluluk, esenlik, şefkatle birbirine yaklaşan bizler hep bir aradayız. Tıpkı değerli arkadaşım, meslektaşım Gazeteci Sonerhan Önal’ın paylaştığı bayram duyguları gibi… Sizler de okuyun istedim! Hepimize iyi gelecek…
“Bayram telaşı günler öncesinden başlardı. Alışverişler yapılır, evler baştan sona temizlenir, yemekler, ikramlar hazırlanırdı. Saygının, sevginin çıkarsız ve tavizsiz yaşandığı günlerdi. Arife gecesi başucuna konan bayramlık giysiler ve bayram ayakkabısına bakarak uykuya dalıdır. Bayram namazı öncesi uyandırıldı, bayram sabahına. Evde heyecanlı bir telaş yaşanırdı. Namaz dönüşü bayram kahvaltısı yapılır, ardından el öpme merasimine geçilirdi. Evin reisinin önünde sıraya girilirdi. Anne en önde, arkasında doğum sırasına göre dizilmiş çocuklar. El öpülür, harçlık alınır. Evin reisi alnından öper, merasim biterdi. Sonra mı eş, dost, akrabalara, mahalledeki büyüklere koşulur, el öpülür bayram kutlanırdı. Sokakta çatapatlar, mantar tabancaları patlatılırdı. Füzeler gökyüzüne ateşlenen, kız çocukları sek sek oynar, ip atlardı. Kimse tatile gitmez, gelen gideni düşünerek evini kapatmaz, kapıyı çalacakları beklerdi. Davetlerde, hal hatır sorulur, hoş sohbetler edilirdi. Büyükler büyük olduğunu unutulmadıklarını, saygıya layık olduklarını hisseder, "el öpenlerin bol olsun" diye güzel temennilerde bulunurdu. Böyleydi eski bayramlar, güzeldi insanlar.”

Hala güzel insanların varlığına inanıyorum…
Eskiye özlem duymak, geleneği sürdürememek yine bize dayatılan yeni model bayram kutlama tercihlerinden kaynaklanıyor gibi görünse de çok şey değişti!

Günümüzde artık yoğun iş temposu bayramlar tatilleri bir dinlenme ve tatil fırsatı olarak değerlendiriliyor. Akraba ziyaretleri yapmak yerine tatile çıkmak tercih edilince büyüklerimizin bayramları ne yazık ki buruk geçiyor.
Komşu ziyaretleri de unutur oldu. Ziyaret edilemeyen yakınlara içinde fotoğrafların olduğu kartpostal göndermenin yerini, telefonla ya da elektronik postayla yapılan sosyal medyadan yapılan sanal bayramlaşmalar aldı.
Çocuklarda bizim yaşadığımız heyecanlar var mı bilmiyorum. Çocukların her istediği anne babalar tarafından hemen alınınca heyecanları da azalıyor diye düşünüyorum.

Zamanın ve insanların değişmesi bi de üstüne koronavirüs salgınının yaşanması, hayatımızdaki her şeyi değiştirdi. En çok da bayramları... Gelişen teknoloji, hayat telaşı ve her geçen gün daha da birbirinden uzaklaşan insanlar, eski sıcacık ve samimi bayramların geleneğini bozdu…

Artık benim de bayramlarım eskisi kadar neşeli ve samimi değil. Koronavirüs salgını ve ekonomi yüzünden ailemizi ve yakınlarımıza hem virüs sebebiyle hem de zamlar sebebiyle mesafe koyduk! Bayramları sabırsızlıkla bekleyen büyüklerimiz için bayramların tadı kaçtı.  

Nasıl kaçmasın, iktidar sayesinde tadımız, tuzumuz mu kaldı? Değil özel araçla gitmek, şehirlerarası otobüs hatta toplu taşımaya bile binmek için sıkı hesap yapar hale getirildik.
Kültürel gelişme ile ekonomik gelişme artık birbiriyle paralel ilerlemiyor. Maalesef bizim ülkemizde daha çok ekonomik temeller üzerinde tanımlanıyor. 

Cebimizden sürekli zamlarla hortumlanan paralarımız varken, işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik, talan varken bayram neşe içinde geçer mi?
3 bin 500 lira maaş alan Emekli, 5 bin 500 lira maaş alan asgari ücretli nasıl bayram etsin? Ev kiraları, satılık ev fiyatları, gıda fiyatları vb. her şey uçmuş, insanlar fırsatçıya dönüşmüş. Fiyat soygunculuğu had safhada, denetim yok!

Bugünkü fiyat, dünü aratır hale gelmiş, neyin SABRI?
Neyin Bayramı?

Güzel insanlar bayramın tadını bu bozuk ekonomiyle, toplumsal huzursuzluk dayatılan bir ortamda çıkaramasak da aman ha yakınlarımızla aramızı bozmayalım!

Eski bayramların güzel hikâyelerini sohbetlerimize katalım.
Daha güzel günler göreceğiz!


Umutla,  sağlıkla, huzurla, sevdikleriniz ve sevenlerinizle beraber nice bayramlar diliyorum, esen kalın…

Sağlık ve Sevgiyle Kalın
Aydan TUNCAYENGİN