Artan maliyetler zora soktu! Diyaliz merkezleri çözüm bekliyor...
Pandemi döneminde de hiç ara vermeden diyaliz hastalarına hizmet veren diyaliz merkezleri, artan maliyetler karşısında artık ayakta duramayacak noktaya geldi. Bir diyaliz hastasının tek seans maliyetinin 620 lira olduğu merkezlere devlet tarafından sadece 345 lira ödeme yapılıyor. Diyaliz merkezi sahipleri, ocak ayında seans ücretlerine yüzde 60 artış yapılmaması halinde diyaliz hizmeti veremeyeceklerini açıkladı.
25 Aralık 2021 - 00:23
KAPANMA İLE KARŞI KARŞIYA
Türkiye genelinde yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörlerden biri de özel sağlık sektörü olarak bilinen diyaliz merkezleri. Hastadan hiçbir ücret almayan, sadece diyaliz hastasının tedavisini yapan ve devletin işvereni olduğu diyaliz merkezlerinde artan malzeme ve işçilik maliyetleri artış işi yürütemez duruma getirdi. Dr. İbrahim Demirel, diyaliz seansları başına merkezlere ödenen ücretin yüzde 60 oranında yükseltilmemesi halinde ocak ayından sonra merkezlerin kapanma ile yüz yüze kalacağını söyledi. Demirel, merkezlerin kapanması halinde Türkiye’de 40 bin hastanın ve on binlerce işçinin mağdur olacağını söyledi.
EN İYİ ÜRÜNLER KULLANILIYOR: Diyaliz Merkezlerinin AB ve ABD standartlarında makine ve malzeme kullandığını söyleyen Başhemşire Tülay Kervan, seans ücretlerine zam yapılmaması halinde hizmette ciddi kalite düşüklüğü olabileceğine de dikkat çekti.
HİZMETİN YÜZDE 60’NI VERİYORUZ
Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında diyaliz hizmetlerinin kamu eliyle özel sektörün yapmasının önün açıldığını belirten Demirel, şunları anlattı:“- Ülkemizde diyaliz hizmetinin yüzde 60’ını özel sektör veriyor. Diyaliz merkezlerinde yüzde 95 engelli 61 bin diyaliz hastasına hizmet veriyor. Bu sektörde aynı zamanda 20 bin kişi istihdam ediliyor. Bu hasta yakınları ve çalışanların yakınları ile birlikte yaklaşık 400 bin insanı dolaylı olarak ilgilendiriyor. Bu hizmeti verirken bizim diyaliz hizmetinden başka bir gelirimiz olmuyor.
SETLERE YÜZDE 100 ZAM GELDİ: Her hastaya sadece bir seansta kullanılıp atılan diyalizör setlerinin 15 gün önce 46 lira olduğunu belirten Dr. İbrahim Demirel, bu hafta seti 93 liradan aldıklarını söyledi.
ÖZEL HASTANELER GİBİ ÜCRET FARKI ALMIYORUZ
Merkezlerde sadece diyaliz hizmeti veriyoruz. Gelişmiş ülkelerde diyaliz hastalarının merkezlere taşınması devlet eliyle yapılırken, bizde bu hizmeti de merkezler üstleniyor. Özel hastanelerde alınan ücret farkını biz kesinlikle almıyoruz. Hasta buraya geldiğinde cebinden bir kuruş para çıkmıyor. Hastaya verilen seans başı ücreti SGK merkezlere öder. Diyaliz merkezlerinde verilen hizmet özel söktür tarafından kamulaştırılmış bir hizmettir aslında. Biz burada yetim bir hizmet veriyoruz. Hastanın yaşaması için kalıcı olan tek çözüm böbrek nakli. Ama biz o nakil olana kadar hastayı burada yaşatıyoruz.
PANDEMİ HASTALARI İÇİN ODA: Pandemi döneminde diyaliz merkezlerinin maske, eldiven, koruyucu kıyafetler gibi ek maliyetlerin yanı sıra covid19 olmuş hastaların diyaliz hizmeti almaları için oluşturulan odaların da büyük maliyet oluşturduğunu belirtti. Pandemi odalarında hastalara diyaliz verilirken, her seferinde yeni koruyucu kıyafet kullanıldığı için maliyetlerin çok yüksek olduğu belirtildi.
BORÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMIYORUZ
Diyaliz merkezlerinin giderleri yaklaşık yüzde 60’ı enflasyona, yüzde 40’ı ise dövize endeksli giderlerdir. Pandemi ile oluşan ilave yükler, hammadde sıkıntısı, olağanüstü artan döviz kuru, yüksek oranlı asgari ücret artışı ve ÜFE’deki artış ile birlikte diyaliz merkezlerinde oluşan borç yükü artık kaldırılmayacak düzeyde. Hepsi milli servet olan diyaliz merkezleri son 3 yılda yüzde 24 oranında kapandı. 410 olan merkez sayısı 307’ye düştü.
Dr. İbrahim Demirel merkezlerinin ayakta kalması için ilgili kurumların seslerini duymalarını istedi. Demirel, ocak ayında istenilen artış yapılmazsa çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaklarını belirtti.
GERİ ÖDEMEYİ EN DÜŞÜK YAPAN ÜLKEYİZ
Avrupa ve ABD standartlarında hizmet vermemize rağmen hemodiyaliz geri ödemesi dünyanın en düşük fiyatıdır. Hemodiyaliz geri ödemesi seans başına İsviçre’de 477 Euro, Bosna Hersek’te 113 Euro, Mısır’da 44 Euro, Türkiye ise 18,60 Euro. En düşük geri ödeme yapılan ülke Türkiye. Şu anda bizim bir hastaya verdiğimiz seansın bedeli 620 lira iken buna karşılık devlet bize 345 lira ödemekte. Biz her seansta hasta için kullandığımız bir diyalizör takımını 15 gün önce 46 liradan alırken, bu hafta 93 liradan aldık. Bu takımı bir kez kullanıp atıyoruz. Bu ürünleri almak için kredi çekiyoruz.
YÜZDE 60 ARTIŞ OLMALI
Artan maliyetlerimiz sektörü kapanma ile yüz yüze bırakmıştır. Maliyetleri karşılamayan sektör diyaliz kalitesinden olası azalmaya giderse bu fazla ilaç kullanımı ve hastaneye yatışı artıracaktır. Bu nedenle bizim istirhamımız ocak ayında işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak bir birim fiyat artışı yapılmasıdır. Merkezlerin ayakta kalması için en az yüzde 60 oranında seans ücreti artışı yapılmalıdır. Aksi halde çok zor günler hem bizi hem de hastalarımızı bekliyor.
PANDEMİ ZARARI DA KARŞILANMADI
Biz hastalarımızın burada hizmetten yoksun kalmasını istemiyoruz. Gerçekten çok büyük bir vicdani sorumluluk ile karşı karşıyayız. Ancak çalışanların ücretini veremediğimiz, hastalara kaliteli ilaç ve malzeme kullanmadığımız takdirde daha kötü sonuçlar ile karşı karşıya kalabiliriz. Pandemi döneminde ortaya çıkan yeni maliyetlerle ilgili de destek verilmedi. Bu durum da bizi sora soktu. Devlet hastanelerinde Covid-19 olan hastalara verilmeyen hizmeti bizler yeni odalar yaparak, diğer hastaları da koruyarak hizmeti verdik. Aynı zamanda burada diyetisyen, servis, ikramlık hizmetleri de ücretsiz veriliyor."dedi
Türkiye genelinde yaşanan ekonomik krizden en fazla etkilenen sektörlerden biri de özel sağlık sektörü olarak bilinen diyaliz merkezleri. Hastadan hiçbir ücret almayan, sadece diyaliz hastasının tedavisini yapan ve devletin işvereni olduğu diyaliz merkezlerinde artan malzeme ve işçilik maliyetleri artış işi yürütemez duruma getirdi. Dr. İbrahim Demirel, diyaliz seansları başına merkezlere ödenen ücretin yüzde 60 oranında yükseltilmemesi halinde ocak ayından sonra merkezlerin kapanma ile yüz yüze kalacağını söyledi. Demirel, merkezlerin kapanması halinde Türkiye’de 40 bin hastanın ve on binlerce işçinin mağdur olacağını söyledi.
EN İYİ ÜRÜNLER KULLANILIYOR: Diyaliz Merkezlerinin AB ve ABD standartlarında makine ve malzeme kullandığını söyleyen Başhemşire Tülay Kervan, seans ücretlerine zam yapılmaması halinde hizmette ciddi kalite düşüklüğü olabileceğine de dikkat çekti.
HİZMETİN YÜZDE 60’NI VERİYORUZ
Sağlıkta Dönüşüm Programı kapsamında diyaliz hizmetlerinin kamu eliyle özel sektörün yapmasının önün açıldığını belirten Demirel, şunları anlattı:“- Ülkemizde diyaliz hizmetinin yüzde 60’ını özel sektör veriyor. Diyaliz merkezlerinde yüzde 95 engelli 61 bin diyaliz hastasına hizmet veriyor. Bu sektörde aynı zamanda 20 bin kişi istihdam ediliyor. Bu hasta yakınları ve çalışanların yakınları ile birlikte yaklaşık 400 bin insanı dolaylı olarak ilgilendiriyor. Bu hizmeti verirken bizim diyaliz hizmetinden başka bir gelirimiz olmuyor.
SETLERE YÜZDE 100 ZAM GELDİ: Her hastaya sadece bir seansta kullanılıp atılan diyalizör setlerinin 15 gün önce 46 lira olduğunu belirten Dr. İbrahim Demirel, bu hafta seti 93 liradan aldıklarını söyledi.
ÖZEL HASTANELER GİBİ ÜCRET FARKI ALMIYORUZ
Merkezlerde sadece diyaliz hizmeti veriyoruz. Gelişmiş ülkelerde diyaliz hastalarının merkezlere taşınması devlet eliyle yapılırken, bizde bu hizmeti de merkezler üstleniyor. Özel hastanelerde alınan ücret farkını biz kesinlikle almıyoruz. Hasta buraya geldiğinde cebinden bir kuruş para çıkmıyor. Hastaya verilen seans başı ücreti SGK merkezlere öder. Diyaliz merkezlerinde verilen hizmet özel söktür tarafından kamulaştırılmış bir hizmettir aslında. Biz burada yetim bir hizmet veriyoruz. Hastanın yaşaması için kalıcı olan tek çözüm böbrek nakli. Ama biz o nakil olana kadar hastayı burada yaşatıyoruz.
PANDEMİ HASTALARI İÇİN ODA: Pandemi döneminde diyaliz merkezlerinin maske, eldiven, koruyucu kıyafetler gibi ek maliyetlerin yanı sıra covid19 olmuş hastaların diyaliz hizmeti almaları için oluşturulan odaların da büyük maliyet oluşturduğunu belirtti. Pandemi odalarında hastalara diyaliz verilirken, her seferinde yeni koruyucu kıyafet kullanıldığı için maliyetlerin çok yüksek olduğu belirtildi.
BORÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMIYORUZ
Diyaliz merkezlerinin giderleri yaklaşık yüzde 60’ı enflasyona, yüzde 40’ı ise dövize endeksli giderlerdir. Pandemi ile oluşan ilave yükler, hammadde sıkıntısı, olağanüstü artan döviz kuru, yüksek oranlı asgari ücret artışı ve ÜFE’deki artış ile birlikte diyaliz merkezlerinde oluşan borç yükü artık kaldırılmayacak düzeyde. Hepsi milli servet olan diyaliz merkezleri son 3 yılda yüzde 24 oranında kapandı. 410 olan merkez sayısı 307’ye düştü.
Dr. İbrahim Demirel merkezlerinin ayakta kalması için ilgili kurumların seslerini duymalarını istedi. Demirel, ocak ayında istenilen artış yapılmazsa çok ciddi sıkıntılarla karşı karşıya kalacaklarını belirtti.
GERİ ÖDEMEYİ EN DÜŞÜK YAPAN ÜLKEYİZ
Avrupa ve ABD standartlarında hizmet vermemize rağmen hemodiyaliz geri ödemesi dünyanın en düşük fiyatıdır. Hemodiyaliz geri ödemesi seans başına İsviçre’de 477 Euro, Bosna Hersek’te 113 Euro, Mısır’da 44 Euro, Türkiye ise 18,60 Euro. En düşük geri ödeme yapılan ülke Türkiye. Şu anda bizim bir hastaya verdiğimiz seansın bedeli 620 lira iken buna karşılık devlet bize 345 lira ödemekte. Biz her seansta hasta için kullandığımız bir diyalizör takımını 15 gün önce 46 liradan alırken, bu hafta 93 liradan aldık. Bu takımı bir kez kullanıp atıyoruz. Bu ürünleri almak için kredi çekiyoruz.
YÜZDE 60 ARTIŞ OLMALI
Artan maliyetlerimiz sektörü kapanma ile yüz yüze bırakmıştır. Maliyetleri karşılamayan sektör diyaliz kalitesinden olası azalmaya giderse bu fazla ilaç kullanımı ve hastaneye yatışı artıracaktır. Bu nedenle bizim istirhamımız ocak ayında işletmelerin ayakta kalmasını sağlayacak bir birim fiyat artışı yapılmasıdır. Merkezlerin ayakta kalması için en az yüzde 60 oranında seans ücreti artışı yapılmalıdır. Aksi halde çok zor günler hem bizi hem de hastalarımızı bekliyor.
PANDEMİ ZARARI DA KARŞILANMADI
Biz hastalarımızın burada hizmetten yoksun kalmasını istemiyoruz. Gerçekten çok büyük bir vicdani sorumluluk ile karşı karşıyayız. Ancak çalışanların ücretini veremediğimiz, hastalara kaliteli ilaç ve malzeme kullanmadığımız takdirde daha kötü sonuçlar ile karşı karşıya kalabiliriz. Pandemi döneminde ortaya çıkan yeni maliyetlerle ilgili de destek verilmedi. Bu durum da bizi sora soktu. Devlet hastanelerinde Covid-19 olan hastalara verilmeyen hizmeti bizler yeni odalar yaparak, diğer hastaları da koruyarak hizmeti verdik. Aynı zamanda burada diyetisyen, servis, ikramlık hizmetleri de ücretsiz veriliyor."dedi
Bu haber 712 defa okunmuştur.
YORUMLAR