Z KUŞAĞI GERÇEĞİ 

Şule Becer suleaknc335@gmail.com

 

Gelecek kaygısı tüm insanlığın ortak duygusu… 

Kimisi bilincinde, kimisinin pek umurunda değil, ama yine de kaçarı olmadığından bir şeyler yolunda gitmeyip  eline ayağına dolanmaya başladığında insan, çözüm yaratması gerçeğiyle yüzleşiyor. 

İster istemez kapitalist sistemin kurduğu para odaklı ve amaçlı yaşamda, para kazanmak, para üretmek gelecekte daha güvenli, konforlu, acziyete düşmeden kaliteli bir yaşam yaşamak adına gelecek kaygısından bir nebze olsun kurtulmak, ortak bir gaye, evrensel gerçeklik.. 

Bununla birlikte gelecek kaygısı son yıllarda yalnızca maddi ve fiziki konularda kendini hissettirmiyor. Sosyolojik  ve psikolojik açıdan yeni handigaplar önümüzde beliriyor.  Dünyada yaşam var olduğundan beri, tüm dünyada olduğu gibi, bilgiye erişimin, farkındalığın bu denli hızlı, anında olmadığı bir gerçek.  

İki binli yıllardan sonra baş döndürücü hızla gelişen internet, ve internet sayesinde kullanılabilen teknelojik  alet edevatın, dijital dünyanın sunduğu sınırsız olanakları takip etmek  ve anlamak; özellikle  X kuşağı ve öncesi için oldukça zor bir durum.  

Teknelojiye adapte olabilmek ,anlayamama gerçeği, kavrama güçlüğü,beceri noktasında yetersiz olduğumuzu kabul etmemiz gerek. 

Steve Jobs,  Bill Gates, Mark Zuckerberg’in topsuz tüfeksiz, silahsız, kansız, yarasız, beresiz, ölümsüz, acısız bir şekilde gerçekleştirdikleri, dünyanın en kuytu köşesinde bile  gerçekleşmiş; hissedilmiş tüm insanlar tarafından gönül rızasıyla kabul edilip benimsenmiş, evren yaratıldığından beri, insanlık var olalı, uygarlıklar, medeniyetler kurulduğundan beri en etkin bir şekilde uygulanmış,  geçerli, kabul görmüş devrim’ Dijital Devrim.’ 

Bu devrim ister istemez Z kuşağı ve sonrasını, nasıl bir dünyanın beklediği, onların beklentileri,  düşünce yapıları , inançlarının tamamen farklı olacağı gerçeği, hiçbir şekilde eski değer yargılarının geçerli olmayacağını kabullenmesi gereken ortalama kırk yaş yani X kuşağını ve öncesinin hissedeceği,  gelecek kaygısını, yeni farklı bir norma büründürüyor. 

Bizim gibi gelenek ve göreneklerine bağlı, ataerkil, yaşlı egemen kültürlerin, dayatma, baskı, otorite, dogmalar yoluyla sürdürülmeye çalışıldığı  toplumlarda, dijital devrim sonucunda, bireyin birey olabilmesinin önem kazandığı, kişisel tercihlerin ön planda olduğu, kollektif  bilincin farklı bir norma büründüğü,  dünyanın küresel köye dönüştüğü, her türlü edinilmiş kimliğin yavaş yavaş anlamını yitirmeye başlayacağı gerçeğini kabullenmeye başlamalıyız . 

Eskiden kuşak çatışması olarak adlandırılan birbirini anlayamama durumunun, bizden sonraki nesillerle, anlamaya ve anlaşılmaya çalışmazsak, en iyi iletişim şeklini oluşturamazsak, çatışmadan çıkıp , gönül kopukluğuna, savaşa dönüşebileceği bir gerçek. 

 Kendi adıma söylemem gerekirse Z kuşağına hayran bir anne olarak onlarla daha fazla uzlaşıya girebilmeli, çatışmak  yerine, gençlerin  yaşama sevinçlerine, güzel enerjilerine adapte olup senkronize hareket etmek, hayata aynı perspektiften bakabilmek benim için fazlasıyla heyecan verici. 

 Bu durumdan şikayet etmek yerine, Fütürist bir yaklaşıma, düşünce yapısına geçip geleceği anlamayı yeni dünya düzenini elimizden geldiğince kavramaya çalışmalıyız. 

Tenkit, eleştiri, suçlama, yargılama psikolojisinden çıkıp, ebeveyn olarak bizden sonraki nesillerle, mutlu anlarımızı dibine kadar yaşayacağımız, keyifle geçireceğimiz anların savaşını verebilmeliyiz.