Süha Öncü

Süha Öncü

MEKTUPLAR
suha6113@gmail.com

Sevgili Anneciğim,

08 Nisan 2021 - 12:06 - Güncelleme: 08 Nisan 2021 - 19:40

Sevgili Anneciğim,

Bundan sonra sana yazacağım mektuplarımı Göcek Gazete’ deki dostlarla birlikte paylaşacağım.

Bu korona belasının uzun yıllar dünyanın yakasını bırakmaya niyeti yok. Bela gitmediğinden bazı kişilerin aşı, ilaç, maske ve dezenfektan işlerinden dünyalıkları artıyor. Şimdilik burada güncel konular, sanki aşı olunca her sorun çözülecekmiş gibi ‘’ Aşını oldun mu? ‘’ İkinci aşını ne zaman olacaksın?’’

İnsanların ben aşımı oldum, 28 günüm bitti artık özgürüm düşüncesine nasıl geldiklerini anlamakta zorluk çekiyorum. Ne maske ve ne mesafeye aldırmadan kendilerini kelebekler gibi özgür hissediyorlar. Kelebeklerin ömrü kısa olduğu için gerekli tedbirleri almayanlar sizin oraya göç ediyorlar.

Sen sağlık sorunlarından dolayı bizi bırakalı çok oldu. O günden sonra Dünya’da sağlık sorunlarından değil ama devletlerin koruyamadığı kadınlar istemeden sizin oraya göç ettirildiler. 

Biz korona belası ile uğraşırken insanların gözü önünde ve sokak ortasında hayatlarına son verilen kadınları sayı ile ifade edenler çoğaldı. Bazıları ise öldürülen erkeklerinin sayılarının kadınlardan çok olduğunu söyleyerek sayısal karşılaştırma yaparak sorunu çözeceklerini düşündüler. Bu kıyaslamayı yapan vicdansızlar yok edilen hayatların, söndürülen umutların ve geride bıraktığı hüzünlerin hiç önemli olmadığını düşündüler. 

Genç Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Önder Mustafa Kemal Atatürk kadın ve erkek eşitliğine önem verdiği için 1926 yılında Medeni kanununda kadınlar lehine maddeleri yazdırdı. Bugün ise bir camiinin baş imamı kadın haklarının neler olması gerektiğine karar verme yetkisini kendinde görebiliyor. 

Atatürk 5 Aralık 1934 günü konuya son noktayı koydu ve kadınların seçme ve seçilme haklarına sahip olduğunu ve kurucu felsefe olarak tüm vatandaşların kabul etmesini sağladı. Ama 87 yıl önce toplumun büyük bölümünün kabul ettiği kadın haklarını bugün kabul etmek istemeyenlerin var olduğunu görmek benim gibi çok insanın yüreğini acıtıyor. 

İnsanlığın haksız ve vahşice yok edilişinin acısını yüreğinde duymayanlardan toplu katliamlardan utanması ve vicdan azabı duymasını beklemek saflık olur. Sadece seni çok seviyorum, benim olmazsan seni hiç kimseye yar etmem ve sana hayat hakkı tanımam diyerek kadınları katledenler insanlıktan istifa etmiş olmalılar. 

Buradan ilk mektubumdan şimdilik bu kadar iç karartan haberler yeter sanıyorum. Senin fazla içini daraltmayayım. Umarım gelecek mektubumda daha iç açıcı haberleri yazarım. 

Hasretle ellerinden öpen oğlun 

Süha.

Bu yazı 651 defa okunmuştur.

YORUMLAR

  • 0 Yorum